ANA SAYFA

İFFETSİZ TÜMCELER YARATICISI – Özlem Y. UÇAK

Henry Miller’in yıllarca yasaklanan kitabı Yengeç Dönencesi. Cesurca, özgürce ve hiçbir baskıdan etkilenmeden yazılmış bir roman. Haliyle de tüm dünyada +18 okuyucu rafında. Henry Miller’in kaleminin serseri olduğunu biliriz. Özellikle Yengeç Dönencesi bu anlamda onu en iyi tanıtan romanı. Öyle bir kitap düşünün; elinizden bırakmanız olası değil. Erotizm dolu olduğu için …

AYRINTILAR...

ÖYKÜDE ATMOSFER – Murat DARILMAZ

Böyle beklemiyordum. Öykü üzerine yazınca okur-yazar edebiyatseverlerden olumlu mesajlar, e-postalar aldım. Aslında bunları hep beraber düşünelim kafa yoralım diye yazmıştım. Zihin açmak için kurulan cümlelerden başka bir şey değildi yazdıklarım. Sadece kendi öykülerimizin okunup, beğenilmesinin istendiği bir ortamdan çıkarak gözümüzü kulağımızı çevremize doğru açmanın doğru olacağını düşündüğüm içindi. Niteliği; sadece …

AYRINTILAR...

GÖÇ EDENİN ŞARKISI – Gökhan TOK

Şimdi senin seveceğin kadını seviyorum. Ölümün ordusu yürüyor sessizce. Boş bakışlar sessiz adımlara yön yeriyor. Ölümün kokusu insanların üzerinde, tadı ağızlarında. Kimse konuşmuyor yanındakilerle. Sessiz bir yolculuk bu. Yerin dibindekiler ayağa kalmış, geliyor. Karanlığın içinden çıkıyorlar; çamurların, yıkıntıların, uçurumların diplerinden geliyorlar. Ormana gittim. Dokuz yaşındaydım ve hayat ormanda bekliyordu beni. …

AYRINTILAR...

SOR DÜNYA?!… SARDUNYA… SORDUN YA?!… – Tarhan GÜRHAN

“Sorular da döker mi bir gün yapraklarını?” Alova/ Sfenks’in Doksan Dokuz Sorusu Niye soru sorarız? Bu konunun kendisini bile niye bir soruyla açarım? Kim bilir? Meraktan mı? Bilgiye olan açlığımızdan mı? Dedikoduya olan merakımızdan mı? Tanımak için mi? Muhabbet etmek için mi? Tilkilik yapmak için mi? Anlamak için mi? Adalet …

AYRINTILAR...

GİDİŞİN ve KALIŞIN KEDERİ… – Serdar AYDIN

“Ölüm hiçbir şeye yanıt değildir”(1)              Ölümün geldiği an, mutlak bir katatoniyi içerir. Ölen ben, geride kalanların hepsi ve belki de varoluşun kendiliği, zamanın ötesinde aşkın bir uzama eklemlenir.  Bu eklemlenme hali, devinimi içermez. Bir tür kendinde oluştur ve kalışı, durağanlığı, zamanın durduğu an’ı imler. Bu an’a eşlik eden başat …

AYRINTILAR...

ANLATMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ YA DA ÖYKÜ NE DEĞİLDİR? – Murat DARILMAZ

Oysa her şeyi hazırlamıştım bir yazılması kalmıştı. Zihnimde bütün toparladıklarımı silmeme sebep oldu, o cümle. Büyük bir markete (Ankara’da yaygınlaşan tabirle gros market) girmiştim, çıkışta gördüm dev afişi; “Her çok, azdan olur.” Elimdekileri bırakıp afişi seyrettim uzun süre. Tabii ya dedim, zaten anlatmanın dayanılmaz hafifliğini yazmayacak mıydım, neden olmasın, buradan …

AYRINTILAR...

KULAKLARIMDA RÜZGAR – Gökhan TOK

Yalnızlığımın ortasında gözlerimi açıp yine yalnızlığıma kapadığım zamanlarda düşündüğüm biri var. Uzun yürüyüşüm sırasında, bulutların altında uyandığım sabahlarda düşündüğüm biri var. Tek kişilik bir bando gibi ölçülü adımlarla yürüyorum yolda. Tepeden aşağı kırlangıçlar uçuyor yanımdan. Gömleğimin dışarı çıkmış etekleri uçuşuyor. İlerideki tepeleri de aşınca evime varacağım. Güneşin altında kısılmış gözlerimle …

AYRINTILAR...

“KENTİN TARİHİ, ONUN YAŞAM ÖYKÜSÜDÜR” – Gülseren ENGİN’le Söyleşi: Esme ARAS

“…Yaşamımın yarısı Ankara’da geçti. Çocukluk oyunlarımı, genç kızlık düşlerimi bıraktım Ankara sokaklarında. Her köşesinde nice anılarım gizli… Bu nedenle Ankara’yı yazmak ilk anda kolay gibi geliyor; ama bir kenti anlatmayı kabullenmek çok büyük bir sorumluluğu da sırtlanmak demek. O kentin tarihini yazmadan bugününü anlayamazsınız. Eksik kalır; çünkü kentin tarihi, onun …

AYRINTILAR...

BU SORULAR EVDE KALMAZ – Tarhan GÜRHAN

‘Evlenir bunlar’. Birileri mutlaka alır, evlerine götürür. Tarhansı sorular, kapısı var, ama içine girilmesi meşakkatli, zor cümleler, sorular… İnatla çıkarlar karşımıza ve bizler inatla o soruları evlerimize taşırız. Kuşların yuvalarına taşıdığı dallar gibi. Takılırız onlara. Aklımıza takılanların bazılarıyla baş edemeyiz. Evde de sürgit  devam ederler. Neden ev? Çünkü her soru …

AYRINTILAR...