SÖZCÜKLER VE ANLATTIKLARI III – Gökhan TOK

 

Kervan

Geçmişte kara yoluyla yapılan ticaret, kervanlarla yapılırdı. At, eşek ya da deve katarlarının kullanıldığı kervanlar hem şehirleri birbirine bağlayan, birbirleriyle ilişki içinde kalmalarını sağlayan bir görev üstlenmişlerdi, hem de tüccarların güvenli bir biçimde yolculuk etmelerini sağlarlardı. Tüccarlar tek başlarına yolculuk ettiklerinde yol üstünde karşılaşabilecekleri tehlikelerden korunmak için toplu halde yolculuk eder ve güç birliği oluştururlardı. Kervan sözcüğünün kökeni Farsça “kârban”. Kârban, kâr elde etmek için iş yapan kişi ya da kişiler anlamına geliyor. Dilimizde kervan olarak kullandığımız bu sözcük tüccarların bir araya gelerek oluşturduğu kafileyi anlatıyor. Bu sözcük Batı dillerine de geçmiş. Sözgelimi Fransızca’daki caravane, İngilizce’deki caravan ya da Almanca’daki Karawane sözcükleri buna örnektir. Kervanların yolda mola verdiklerinde gereksinimlerini karşıladıkları, kervancıların uyuduğu, hayvanların yemlendiği yerlereyse kervansaray adı veriliyor. Ticaret yolları üzerine kurulan bu kervansaraylar, kervanların bir günde ilerleyebilecekleri uzaklık hesap edilerek yapılırmış. Anadolu’da bugün de Sarı Han, Alay Han, Ağzıkarahan gibi kervansaray kalıntılarını görmek mümkün.

Yer Adları:

Burdur

Rivayete göre Türkmen boylarından Kınalı Oymağı, kendilerine konaklama yeri ararken, yerleşmek için çok güzel bir yere rastlarlar ve bölgenin güzelliği karşısında “Cennet Buradadır”  ve “Burada Dur” gibi sözler söylemişler. Bu sözler zamanla hece düşmesine uğramış ve Burdur’a dönüşmüş. Burdur ilimizin adıyla ilgili anlatılan en yaygın öykülerden biri bu. Hoş bir öykü olsa da yörenin adıyla ilgili başka açıklamalar da var. Geçmişte kentin adı Burdur olarak değil, Buldur biçiminde telaffuz ediliyormuş. Bu sözcük, ortaçağda yöreye verilen Polydorion adının bozulmuş biçimi olabilir. Bu sözcüğün anlamıysa “çok armağanlı”, “doğanın çok armağan, nimet verdiği yer” olarak düşünülebilir. Bilge Umar, Türkiye’deki Tarihsel Adlar adlı eserinde bu görüşe karşı çıkıyor ve adın kökeninin çok daha eski olabileceğini söylüyor. Bunu göre sözcüğün anlamı yöredeki göl ve çevresindeki korularla ilintili olmalı. Pula-da-ura Anadolu’nun eski dillerinde “Su koruluğunun yüce tanrıçası” anlamına geliyor. Bölge ana tanrıça Ada şerefine bu biçimde adlandırılmış olabilir.

Kısa Kısa Kısa:

Donanım: Sözcüğün kökeni Sanskritçe’ye kadar uzanıyor. Giyecek, giysi anlamına gelen “thauna” sözcüğü zamanla dilimizde thauna-tauna-tona-ton-don sürecinden geçmiş ve biz de bu sözcüğü giysi anlamında kullanmaya başlamışız. Birini donamak, giydirmek anlamındayken donanım da giyecek şey anlamında. Zamanla anlam genişlemesiyle, bir iş için gereken beceriyle giyinmiş, gereken yetenekleri üzerinde toplamış anlamında kullanılıyor.

Kösele: Farsça’da “gav” sözcüğü buzağı, inek yavrusu anlamına geliyor. Yıl anlamına gelen sözcükse “sal”. Kösele sözcüğünün kökeninde bu sözcükler var. “Gav-ı sale”, yani bir yaşını doldurmuş buzağıdan alınan deriyle yapılan ayakkabılar için kullanılan sözcük, dilimizde zamanla kösele biçiminde söylenir olmuş.

Papel: Argoda para olarak kullandığımız sözcüğün kökeni İspanyolca. Kâğıt para anlamına geliyor.  Anadolu Türkçesine 19. yüzyılda Batı uluslarıyla alışveriş ilişkilerinin sıklaşıp, kâğıt paranın kullanıldığı dönemlerde girmiş.

 

YAZAR:

Check Also

“TANRI VE KRAL İNDRA” ÜZERİNE BİR DENEME – SEDA ZENGİN

Yabancı, yabancı, gitme ve beni bırakma* paradesee jaana nai परदेसी जाना नै     . …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir