AZAP KAYASI – BEYTULLAH KILIÇ – ÖYKÜ

AZAP KAYASI

​​​​​​​​Azap! Anasının son nefesi: Azap. Babasının bedduası: Azap. Köylünün duası: Azap. Kendine deli: Azap!

26 yıl önce tarlada akşama kadar sancı çekip bu kaya dibinde çöküp kalmış Emine Kadın. Bir yaşam, bir yaşam daha… Azap doğarken burada ölmüş Emine. Omzuna ölümü, kucağına hayatı sığdırıp girmiş yatsıda köye Hasan.

Doğan bebeğe öfkelenmiş. Azap koymuş adını. Azap büyüyememiş. Koşmuş hep ve bağırmış koşarken de: “Anasının azaaaabııı, anasının  azabıııı, anasının…” koşmuş. Adına tırnak açıp koşmuş. Koştu Azap. Azap koşuyor. Bu yaşına kadar... Babasının yarı tiksinti yarı acımayla karışık gözlerinde büyüdü.

Dibinde hayata gözlerini açtığı, bu dimdik beyaz kayaya da Azap Kayası denmiş o günden sonra.Kimi üstüne çıkıp minare boyu aşağı bıraktı kendini kimi keramet aradı. İçinde dert olan bir çivi çaktı kayaya. Eğer Deli Azap bu çiviyi yerinden sökebilirse kurtulacağına inandı. Sökemezse bu dertte yaşamayı öğrenecekti. Deli Azap her akşam bu kayaya koşup geldi. Hep.  Koşarken de bağırdı: “Anasının azaabııı anasının azaaabııı.” Her akşam çivileri yokladı. Çıkarabildiklerini cebine doldurdu. Götürüp bir ağaç dibine gömdü. Sökemedikleri o kayada çürüyüp küflendi.

İçimizde çürüyüp küflenen her şey bu azaptan arta kalanlar!

YAZAR: medakitap

mm

Check Also

“TANRI VE KRAL İNDRA” ÜZERİNE BİR DENEME – SEDA ZENGİN

Yabancı, yabancı, gitme ve beni bırakma* paradesee jaana nai परदेसी जाना नै     . …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir