Fratellini Kardeşler

PALYAÇO – Gökhan TOK

Hiç sirke gittiniz mi? Sirklerde çeşitli numaralar yapan hokkabazlardan, yükseklerde inanılmaz beceriler gösteren trapezcilere dek pek çok hoş gösteri sunulur. Yine de bir sirkin olmazsa olmazı palyaçolar. Beyaza boyanmış yüzleri, yüzlerindeki hüzünle karışık neşeli ifade, ayaklarında kocaman ayakkabılar ve üzerlerindeki komik kıyafetlerle palyaçolar insanları neşelendirmek için komik numaralar yaparlar. Doya doya gülmek için palyaçolardan iyisi olabilir mi? Peki kimdir palyaço? Nasıl palyaço olunur, palyaçolar neler yapar, kaç çeşit palyaço vardır? Eğer bunları merak ediyorsanız gelin birlikte geçmişten günümüze bir yolculuk yapalım ve bu neşeli insanların öyküsünü öğrenelim.

Sarsak adımlarla oradan oraya koşturan, kimi zaman düşüp kalkan, kimi zaman komik öyküler anlatıp şaka yapan, kimi zaman şaşırtıcı gösterilerle seyircileri eğlendiren kişiler palyaçolar. Onlara pantomim ya da sirk gösterilerinde rastlıyoruz. Palyaço sözcüğü dilimize İtalyancadan girmiş, orijinali “pagliaccio”

Günümüzde gösteri yapan palyaçolar, kendi aralarında bir düzene bağlı. Birkaç değişik palyaço türü var. Bir gösteri sırasında palyaçolar bu düzene göre hareket ediyor. Bilinen en yaygın palyaçolar “beyaz yüzlü” olarak adlandırılanlar. Palyaço dendiğinde aklınıza gelen ilk karakterler onlar. Sıklıkla sirklerde görebileceğimiz bu palyaçolar, gösteri sırasında yanlarındaki diğer palyaçolara liderlik yapıyor, gösteriyi idare ediyor. Başka bir deyişle seyircinin önünde, gösterinin yıldızı onlar.  Makyajları temelde beyaz bir boyadan oluşur. Yüzlerine sürdükleri beyaz boya, kişilerin kendi yüz ifadelerini ve mimiklerini gizler. Boya, palyaçoların yüzlerine taktıkları bir maske gibi düşünülebilir. Palyaço, bu boyanın üzerine gösterisinde kullanmak istediği yüz ifadesini renkli boyalarla çizer. Telaşlı, aptal, dağınık, üzgün ifadeler bu makyajla belirlenir. Seyircilerin çok uzaktan fark etmesi için bu ifadeler abartılı biçimde ifade edilir. Saçlar için kullanılan renkli peruklar ya da palyaçonun kel kafalı görünmesi için kumaş başlık bu makyajın içinde.

115

Palyaçoların kökeninin eski Yunan tiyatrolarına kadar gittiği söyleniyor. Eski Yunan tiyatrolarında sahne ışığı günümüzdekine göre çok daha sönüktü. Elektriğin olmadığı dönemlerde, sahnenin görünmesi modern tiyatro sahnelerine göre çok daha zordu. Palyaçoların yüzlerine görülmesi kolay beyaz boya sürülmesi geleneğinin başlangıcında bunun da etken olduğu söyleniyor. Ortaçağda saray soytarılarının yaptıkları şaklabanlıklar da günümüzdeki palyaçonun ilk hallerinden biri olarak düşünülebilir. Renkli elbiseler giyen, kafasına çıngıraklı komik şapkalar takan soytarılar, kralı ve saray halkını eğlendirmekle görevliydi. İtalyan geleneksel tiyatrosu “commedia del arté” karakterlerinin de zamanla değişerek modern palyaçoyu etkilediği biliniyor. Tıpkı bizim geleneksel tiyatromuz ortaoyununda olduğu gibi bu tiyatroda da özel kıyafetler giyen belli karakterler bulunuyor. Pierrot, Harlequin, Columbine gibi karakterler zamanla değişerek palyaçoya dönüşmüş. Eskiden bir palyaçonun giymesi gereken elbiseler, tıpkı commedia del arté oyuncularında olduğu gibi önceden belirlenmişse de, günümüzde palyaçolar oyunlarına uygun istedikleri elbiseyi giyiyorlar.

101203Arlecchino

Bir diğer palyaço türüyse “Auguste”. Başlı başına bir sınıf olan Auguste türü palyaçolar, beyaz yüzlülere göre daha aptal görünüşlü ve daha kaba şakalar yapıyor.  Daha çok sersemce hareketleriyle, beceriksizce yürüyüp, düşmek gibi hareketler onların gsterilerinde daha ön plana çıkıyor. Abartılı hareketleriyle belki de en sevilen palyaçolar da onlar. Makyajları da beyaz yüzlülerden farklı. Onlar makyajlarına, yüzlerine beyaz boya sürmek yerine, ten rengi boyalar sürerek başlıyorlar.  Daha gösterişli renkler ve kocaman bir ağız, büyük gözler, kırmızı burun gibi yüz hatlarının abartıldığı bir makyaj onlarınki. Giydikleri kıyafetler için özel bir kural yok. Ama onların oyunu abartıya dayandığı için birbiriyle uyumsuz görünen, partal giysiler, çok geniş yakalı ceketler, normalden büyük gözlükler, koca ayakkabılar giyerler. Öyle ki çoğu zaman Auguste hiçbir şey söylemez, yalnızca tipine ya da yaptıklarına bakıp güleriz. Auguste tiplemesinin tarihi çok da eski değil; 20. yüzyılın başlangıcına dayanıyor. Albert Fratellini ve Lou Jacobs gibi ünlü palyaçolar bu işin öncülüğünü yapmışlar. Fratellini kardeşler, dönemlerinde çok ünlü olan palyaçolarmış. Albert Fratellini kendini kardeşlerinden ayıracak bir makyaj yapmaya başlamış ve ortaya beyaz yüzlü palyaçodan farklı bir karakter çıkmış. Bugün palyaçolarla özdeşleştirilen kırmızı burunları da ilk kullanan Albert Ftratellini. Bununla birlikte Auguste karakteriyle ilgili anlatılan yaygın bir öykü daha var. 1869 yılında, bir sirkte gösteri yapan Tom Belling adında bir akrobatla ilgili bir öykü bu. Belling bir gün, sahnede kullanacağı sopaları kaybettiği için gösterinin yönetmeni tarafından cezalandırılır. O da sahne arkasında yönetmenin üzerine büyük gelen elbiselerini giyerek taklidini yapar ve arkadaşlarını eğlendirir. Ne var ki o sırada yöneticinin odaya girmesiyle zor durumda kalır. Belling önde, yönetici arkada bir kovalamaca başlar. Üzerindeki elbiseler bol geldiği için Belling, sarsak hareketlerle kaçmaya çalışmaktadır. Yöneticiden kurtulamayacağını anlayınca sahneye fırlar ve koşuşturma sahnede de sürer. Bunu gösterinin bir parçası olarak düşünen izleyiciler, sürekli düşüp kalkan, sakar hareketlerle kaçmaya kalkan bu adama çok gülerler. Yöneticinin Belling’in arkasından “auguste” (aptal) diye bağırmasıyla da bu karakterin adı konulmuş olur. Sirk dünyasında sıkça anlatılan bu öyküyü kimileri gerçek, kimileri de uydurma olarak görüyor. Bunun yanında Belling’in aslında çok da başarılı bir palyaço olmadığı biliniyor. Zaten bir süre palyaçoluğu bırakıp sihirbaz olarak çalışmaya başlamış.

Fratellini Kardeşler
Fratellini Kardeşler

Bir diğer palyaço karakteriyse, “serseri” olarak adlandırılıyor. Bunlar az makyaj yapan ama son derece pejmurde, kılıksız görünen palyaçolar. Üzgün palyaçolar olarak da bilinen bu karakterler, yırtık pırtık elbiseleri ve başlarına sürekli kötü şeyler gelmesiyle biliniyorlar. Diğer palyaçoların yanında, belli bir öyküye bağlı olarak skeçler oynayan “serseri” palyaçolar, ilk başlarda kaderin sillesini yemiş gibi görünür. Çeşitli yanlışlıklar onları bulur ama genellikle oyunlar mutlu sonla biter. Bu tür karakterler ve oyunlar sıklıkla ABD’de oynanıyor. Avrupa sirklerinde “serseri” türü palyaçolara daha az rastlanıyor. ABD’de bu karakterin en modern yorumcularından biri Charlie Chaplin’di. Beyaz perdeye uyarladığı Şarlo ve Calvero gibi tiplemelerle büyük üne ulaştı.

Geçmişten günümüze palyaçolar değişik biçimlerde gösteriler yaptılar, farklı kıyafetler giydilerse de yaptıkları iş genelde aynı kaldı: insanları eğlendirmek, güldürmek. Günümüzde ünlü sirkler biraz da ünlü palyaçoları yüzünden aranıyor. Sözgelimi Moskova Devlet Sirki’nin palyaçosu Oleg Popov, çağımızın en beğenilen palyaçolarından biri olarak kabul ediliyor. Moskova Devlet Sirki başarını biraz da ona borçlu.

Oleg Popov
Oleg Popov

 

 

YAZAR:

Check Also

“TANRI VE KRAL İNDRA” ÜZERİNE BİR DENEME – SEDA ZENGİN

Yabancı, yabancı, gitme ve beni bırakma* paradesee jaana nai परदेसी जाना नै     . …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir