GÜZEL VE ÇİRKİN – Gökhan TOK

“Güzel ne güzel olmuşsun görülmeyi görülmeyi…” Karacaoğlan, deyişlerinden birine bu sözlerle başlıyor. Uzun zamandır görmediği için özlediği bir güzele yazmış bu halk şiirini. Peki, güzellikle görmek arasındaki ilişki nedir dersiniz? En azından “güzel” sözcüğünün kökeninde göz var.  Sözcüğün asıl söylenişi “gözel” şeklinde. “Göz” sözcüğüne getirilen bir ekle türetilen bu sözcük gözle ilişkili olan, göze ait anlamını taşıyor. Sözcük zamanla anlam genişlemesi yaşayarak göze iyi, tatlı, hoş görünen, göz alan anlamlarında kullanmış. Güzelden söz açmışken karşıtının anlamından da söz edelim. Çirkin sözcüğü dilimize Farsçadan girmiş. Sözcüğün kökenindeki “çirk”, kir, pis, gibi anlamlara geliyor. Hatta bu kökten türetilmiş kirli su anlamındaki “çirkab” sözcüğünü dilimize çirkef olarak almışız. Çirkin sözcüğü de zamanla pis, kirli şeyler yanında, “güzel” sözcüğünün karşıtı olarak da kullanılır olmuş.

Yer Adları:

Malatya Anadolu’daki en eski yerleşim yerlerinden biri. Kentin adına Asur kaynaklarında bile rastlanıyor. O zamanlar Melidu olarak bilinen kent, Hitit döneminde yalnızca kente değil, kentin çevresine de isim olmuş. Bölgenin yolların kesiştiği bir yer, bir kavşak olma özelliği kentin ön plana çıkmasına yol açmış. Asur ve Urartu kayıtlarında kentin adı Mildia, Milid, Milidda olarak da anılıyor. Sözcüğün kökeninin bal anlamına gelen Luvice Mallit sözünden, ya da Hititçe Melit sözcüğü olduğu tahmin ediliyor. Ülke, yerleşim yeri anlamına gelen ava akısıyla Melit+ava, bal ülkesi,  Malatya sözcüğünün kökeni olmuş diyebiliriz. Sonraları Yunan diline de geçen melita sözcüğünün, Malta adasının adının kökenini oluşturduğunu görüyoruz.

 

Kısa Kısa Kısa:

Donanım: Sözcüğün kökeni Sanskritçe’ye kadar uzanıyor. Giyecek, giysi anlamına gelen “thauna” sözcüğü zamanla dilimizde thauna-tauna-tona-ton-don sürecinden geçmiş ve biz de bu sözcüğü giysi anlamında kullanmaya başlamışız. Birini donamak, giydirmek anlamındayken donanım da giyecek şey anlamında. Zamanla anlam genişlemesiyle, bir iş için gereken beceriyle giyinmiş, gereken yetenekleri üzerinde toplamış anlamında kullanılıyor.

Muayene: Doktora gittiğimizde muayene oluruz. Bu sözcüğün kökeninde Arapça göz anlamına gelen “ayn” sözcüğü var. Muayene sözcüğü gözle bakıp inceleme, gözleme anlamına geliyor.

Hemşire: Hemşire sözcüğünün kökeninde Farsça şır sözcüğü yer alıyor; anlamı süt.  Hemşire aslında beraber süt emmiş, sütteş anlamına geliyor ki Farsça’da kız erkek ayrımı olmasan kardeş anlamına gelirmiş. Bizde yalnızca kız kardeş anlamında kullanılmasının nedeni büyük olasılıkla mahdume, valide gibi sözcüklerde karşımıza çıkan Arapça dişil “e” eki. Hastanelerde  hastalara yardımcı olan kız kardeşlerin Türkiye’de görülmesi Kırım Savaşı sırasında Türkiye’ye gelen ve hemşirelik örgütü kuran Florence Nightingale sayesinde olmuş. İngilizce sister, Almanca schwester, Fransızca  soeur sözcükleri batı dillerinde kız kardeş olarak hastanelerde kullanılıyordu. Daha çok kendilerini hastaların bakımına adayan rahibelere bu ad veriliyordu. Hemşirelik bir kurum olarak yaygınlaştıkça biz de bu sözü hastanelerimizde kullanır olduk.

 

YAZAR:

Check Also

“TANRI VE KRAL İNDRA” ÜZERİNE BİR DENEME – SEDA ZENGİN

Yabancı, yabancı, gitme ve beni bırakma* paradesee jaana nai परदेसी जाना नै     . …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir