KENDİ ÜSTÜNE YÜRÜMEK – Tarhan GÜRHAN

Sorularla günlük tutuyorsan, kimse cevap vermese de soruyorsan, bu kendine soruyorsun demekse, ne bir üveylik, ne de başka bir şeyse, kelimelere bakmak, onlardan sorular çıkarmak akıl işiyse, kapısı olan ama içine girilemeyen sorular varsa, bu çağın yazarlarının, felsefecilerinin defterleri sorularla tıka basa doluysa, “Şu soruları bitir artık da git birazcık uyu!” diyorsa annen, sorulardan sorulara sıçrıyorsan…

“Kimi sormuştunuz?”a, “Kimi bekliyorsanız o!”diyorsan, ne bir pişmanlık, ne de başka bir şeyse, “Tırtar köylü”yse, “Dingil”se, “Gazoz Ağacı”ysa, ölümsüzse, içinde “Ayça” gibi bir şey geziyorsa, karşı masalsa, içli dışlıysa, insan kendini elinde tutamıyorsa, herkes birbirinin gardiyanıysa, aklında birkaç fare varsa, başka türlü bir yüzü varsa, zeki adamların aptallıklarına tanık olduğun çok olduysa, bütün sıkıntı gelecek kaygısı olmadan yaşamak isteğiyse…

Hüznü, neşeyle anlatıyorsa şu Çingen müzisyenler, cinsel rüşvet varsa her yerde, öpüşme/ sevişme/ cinsel ilişki, rüşvetin boyutlarına göre değişiyorsa, soru sormak gazetecilere kalmışsa, sevincimizin üstüne çöreklenenler varsa, çıkmıyorsa bu geçmişin lekesi, sürekli sınanıyorsak, “giden gelmiyor”sa, “atı kaybolanın kulağından at sesi gitmez”*se, dünyanın dört bir tarafında aynı böyleyse…

Desen: Salih Köksalan
Desen: Salih Köksalan

İzzet-i nefs hadisen kırıldıysa çocukken, dünyaya kulaklarını tıkayıp bakıyorsan,

“Açalım be bi lokantacık!” deyip neşeleniveriyorsan, uçurumun dibine vardıysan,

anlayıverdiysen her şeyi aniden, Sardunya’nın içinde “dünya” varsa, nefes olduysan birilerine, bile bile yabancıysan, kötü bir başlangıç yıllara mâl oluyorsa, geçen ambulansları sayıyorsan bütün gün camın önünde, “Amaan ne haliniz varsa görün!” diyemiyorsan…

Aslında aramanın kendisini seviyorsan, şansla oyun olmazsa, ruhun tatildeyse, ölü doğan nesiller varsa şimdilerde, hâlâ bir çiçek çok şey değiştiriyorsa, yine de buna inanmıyorlarsa, kıvranış bitmiyorsa bir türlü, tepeleme yalnızsan, ölümün tersine yaşam doluysan, gitgide çaresizleşiyor gibi hissediyorsan, tutuklu gibi yaşıyorsan, bu gün ölmek zamanıysa, “Kim yazar kırkından fazla?” diye sormasa Dostoyevski, kendi üstüne yürüyorsan, kendi üstüne yürümek soru sormaksa, acımsıysan, yarın şimdiyse?…

İçindeki âşk, kimseyi kendine âşık edemiyor demektir. Kaderlerinin uydusu olmuş insanları seyredersin. Kendi üstüne yürüyen, hayatın da üstüne yürür.

 

Dip Söz: İyi sorular eko yapar, yapmıyorsa “alıcı”nızın soru butonuyla oynayın. Yok olmuyorsa, alıcınızı atın! Fakat yerine yeni bir alıcı da koyamayacaksınız. En iyisi siz alıcınıza razı olun ya da yalan söyleyin, herkes öyle yapıyor.

 

* Çerkez Atasözü

 

YAZAR:

Check Also

“TANRI VE KRAL İNDRA” ÜZERİNE BİR DENEME – SEDA ZENGİN

Yabancı, yabancı, gitme ve beni bırakma* paradesee jaana nai परदेसी जाना नै     . …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir