Resimlerle bir şeyler anlatmak oldukça eski bir gelenek. Kökeni antik Mısır uygarlığının hiyeroglif yazısına dek uzanıyor. Resimlerle bir öykü anlatmak geleneği, Eski Yunan dönemine ait vazoların üzerine işlenmiş resimlerle anlatılan öykülerde de karşımıza çıkar. Çinliler de ipek kumaşlar üzerine çizdikleri resimlerle öyküler anlatırlardı. Bu tarihi örnekler bir anlamda çizgi romanın ilk örnekleridir denebilir.
Çizgi roman sanat mıdır? Bu soruya birçok kişi hiç duraksamadan evet yanıtını verecektir. Çizgi roman bir anlamda günümüzün masal anlatım biçimi. Tıpkı masallarda olduğu gibi çizgi romanlarda da kahramanlar yaşlanmaz, ölmez ya da hayvanlar ve bitkiler, insanlar gibi konuşur, davranır. Olağanüstü olaylar olur, gerçekle düş iç içe geçer. Bu özellikleriyle çizgi roman tıpkı masallar gibi, hem eğlendirir hem de bazı dersler verir.
Çizgi romanın gelişimi her ülkede farklı olmuştu. Dünya ülkelerinin toplumsal farklılıklarına bağlı olarak her ülkenin çizgi romanı da farklılıklar gösterir. Toplumda yaşanan değişimler de çizgi romanın içeriğinin değişmesine neden olur. Çizgi romanın içeriğini, duruma göre daha sevimli, saldırgan, gerçekçi, içine kapanık ya da ilerici bir düzeye getirir.
Günümüz çizgi romanının öncüleri ilk olarak on dokuzuncu yüzyılın ortalarında o zamanın gazete ve dergilerinde görülür. Bunlar daha çok karikatüre benzeyen çizgilerdir henüz. Çizgi romanlara İngilizce “comics” denmesi bundan kaynaklanır. Modern çizgi romanın ilk örneklerinin Avrupa’da ortaya çıkmasına karşın, olgunlaşması Amerika’da olmuştur. 1896’da New York World gazetesinde çıkan “Yellow Kid” (Sarı Çocuk) isimli çizgi dizisi, çizgi romanın başlangıcı olarak kabul edilir.
Çizgi roman 1907 yılında günlük gazete sayfalarında görülmeye başladı. 1910’larda artık gazete ve dergilerin ayrılmaz parçası olmuştu. Bir film şeridi gibi akıcı biçimde birbirini izleyen karelerin hareketliliğiyle çizerlerin düş gücü birleştiğinde, ortaya okuyucuların beğenerek okuduğu çizgi romanlar çıktı. Sözgelimi ABD’li çizer Harold Foster’ın 1912’de yayımlamaya başladığı Tarzan dizisi, gerçekçi çizgilerin kullanıldığı macera çizgi romanlarının ilkidir. 1938’de Jerry Siegel ve Joe Shuster’ın yarattığı “Superman” hem çizgi roman dünyasına olağanüstü güçlerle donanmış süper kahraman tipini kazandırdı hem de çizgi roman dergilerinin ayrı bir yayın türü olarak gelişmeini sağladı. İlk kez bir çizgi roman gazete ve dergilerin bir sayfasında değil de bağımsız olarak ayrı bir dergi olarak sunuluyordu okuyuculara.
İkinci Dünya Savaşı sırasında çizgi romanlar çeşitlendi ve yaygınlaştı. Ne var ki savaş bittikten sonra bu dergiler içerdiği şiddet öğeleri nedeniyle yaratıldıkları ülkelerde bile eleştirilir olmuştu. Bu suçlamalar karşısında çizgi roman yayımcıları bir dizi sınırlamayı yürürlüğe koyarak kendi kendilerini denetlemeye başladılar. Bu da İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemin mizah-karikatür ağırlıklı olmasına yol açtı. Walt Kelly’nin “Pogo”su 1948’de, Mort Walker’in “Beetle Bailey”si (Hasbi Tembeler) ve Shulz’un “Snoopy”si 1950’de yayın yaşamına girdi. Çağdaş çizgi romanın biçimlenmesiyle Avrupa ülkeleri uzun süre ABD’nin etkisinde kaldıysa da, bir süre sonra her ülke kendi çizgi roman anlayışını geliştirdi.
Avrupa çizgi roman dünyasında, gençlere yönelik olanla yetişkinlere yönelik çizgi romanlar birlikte var olup okuyucularına ulaşabiliyorlar. Her ülkenin kendine özgü çizgi karakterleri olsa da bunlar zamanla başka ülkelerde de kendine hayran kitlesi bulabiliyor. Artık yaşamayan bir sanatçı, George Remmy, ya da bilinen adıyla Herge, akla gelen ilk Avrupalı çizerden. Onun yarattığı Tintin (bizdeki adıyla Tenten) karakterini hepimiz tanıyoruz. Tenten 60 yılı aşkın süredir yayımlanıyor. Birçok dile de çevrilen bu çizgi roman, dünyaca sevilen dizilerden biri olmayı başarıyor. Tenten’le aynı kaynaktan, Fransız-Belçika geleneğinden gelen başka çizgi romanlar da çok sevilmişlerdi. Bunlardan Goscinny ve Uderzo’nun yazıp-çizdikleri Asteriks, Morris ve Goscinny’nin ünlü kahramanı Lucky Luke ya da bizdeki adıyla Red Kit, akla ilk gelenler.
Avrupa çizgi romanında önde gelen ülkelerden biri de İtalya. İtalya çizgi roman dergileri ve kitaplarında genel olarak ABD’de kullanılan kitap boyutları yerine farklı ölçüler kullanılır. Bunun yanında Fransa’daki gibi konular farklı yaşlardaki okuyuculara seslenir. Böylece çocuklara ve yetişkinlere yönelik yayınlar bir orta noktada buluşarak ABD’ye göre kültür seviyesi daha yüksek bir seviyeye sahip yayınlar olarak karşımıza çıkar.
Uzun yıllardır yayımlanan Tex Willer, İtalyanlar’ın “western” adı verilen kovboy maceralarını Amerikalılar’dan daha iyi çizdiklerinin bir kanıtıdır. Parasız pulsuz bir pilot olan ve Amerikalı turistleri Amazon’da gezdirerek hayatını kazanan Mister No, imkansızlıklar dedektifi olarak bilinen ve çözülmesi çok zor olayları çözen Martin Mystere en çok tanınan ve sevilen İtalyan çizgi romanları oldular. Il Commandante Mark (bizdeki adıyla Kaptan Swing) 18. yüzyıl Amerikası’nda yaşayan ve bağımsızlık savaşına katkıda bulunan bir kahramandır. Gelecekte yaşayan bir dedektif olan Nathan Never, doğaüstü olaylarla uğraşan Dylan Dog, adı çizgi romanla özdeşleşmiş kahraman Zagor, İtalyan çizgi romanının dünyaya armağan ettiği diğer çizgi karakterlerdir.
Dünyada çizgi roman alanında söz sahibi olan diğer bir ülke de Amerika Birleşik Devletleri. Amerika’daki çizgi roman tarihi neredeyse bütün çizgi roman tarihini içeriyor. ABD çizgi romanın başlangıcı diğer ülkelerde olduğu gibi gazete ve dergilerde bir ya da birkaç karelik çizgiler biçimindeydi. Çizgi romanın başlangıcı kabul edilen Sarı Çocuk, Richard Outcault’ın bir ürünü olarak 1895 yılında New York World gazetesinde başlamıştı. Gazetelerde çizgi karakterlerin maceraları o kadar tutacaktı ki bir süre sonra neredeyse bütün gazetelerde bir çizgi roman köşesi yer alacaktı. 1929’da yalnızca çizgi romana yer verilen ilk dergi yayımlandı. Ne var ki insanlar gazetelerinde okudukları bir şey için fazladan para verip ayrı bir dergi almaya yanaşmadılar. Böyle olunca ilk çizgi roman dergisi “The Funnies” çok uzun ömürlü olamadı.
İlerleyen yıllar içinde ABD çizgi romanı gelişmesini sürdürdü. Başarılı olan çizgi roman dergilerinin yanında kitap olarak basılan çizgi romanlar da piyasaya sürüldü. ABD çizgi romanının en göze çarpan karakterlerinden biri olan Superman’in çizgi romanların kitap olarak satılmasında büyük etkisi olmuştu. Bu demir adam çok sevilmişti, onun sayesinde çizgi öyküler daha çok kişi tarafından okunur oldu. Superman’in bu başarısını gören yayıncı ve çizerler başka süper kahramanlara da yöneldiler. Batman, Fantastik Dörtlü, X-Man gibi olağan üstü güçleri olan süper kahramanların maceralarına yer verilen çizgi romanlar ABD’nin en gözde çizgi romanları oldu.
70’lerin sonlarına dek ABD’de çizgi roman dergileri “sat ya da iade et” yöntemiyle dağıtılıyordu. Buna göre yayıncılar satılacak dergi oranının çok üzerinde bir baskı yapmak zorundaydılar. Bastığı dergilerin yarısını satabilen bir yayıncı şanslı sayılıyordu. Yalnızca çizgi roman satan dükkânların yaygınlaşmasıyla birlikte büyük yayın şirketleri dergilerin bir kısmını bu dükkanlara verdiler. Bu her iki taraf için de kârlı bir durumdu. Çizgi roman dükkanları bu tarihten sonra çoğaldı. Amerika’da çizgi roman alışkanlığının yerleşmesine bu dükkanlar yardımcı oldu. Bu dükkanlarda çizgi romanların yerleşimi öylesine ayarlanmıştı ki rengarenk dergilerin düşsel dünyasına girmiş gibi oluyordunuz.
ABD’deki bu çizgi roman patlaması 1935’ten sonra Türkiye’ye de sıçradı. ABD’de gazetelerin renkli pazar sayfalarında ya da günlük gazetelerde bantlar halinde çıkan bu çizgi romanlar Türkiye’de de gazetelerde ve çocuk dergilerinde kendini gösterdi. Bu yıllarda yayımlanmakta olan Haber gazetesi, senaryosunu ünlü polisiye yazarı Dashiell Hammet’in yazdığı ve Alex Raymond’un çizdiği Gizli Ajan X-9’un akıllara durgunluk veren maceralarını yayımlamaya karar verdi. Sonra buna Kızıl Maske ve Miki Fare’nin çizgi öykülerinden oluşan çizgi roman bantları da eklendi.
Yabancı çizerlerin ürettiği eserlerin yanı sıra Türk çizerleri de Cumhuriyet döneminde ortaya çıktı. 1928 yılında yapılan harf devrimini izleyen yıllarda okur-yazar oranının artması gazete ve dergilerin satışını yükseltmiş, bu da yeni bir karikatürcü kuşağının yetişmesine yol açmıştı. Bu kuşağın önemli temsilcilerinden biri olan Cemal Nadir Güler, Türkiye’de çizgi romanın öncülerindendi. Yarattığı çizgi dizilerin en başarılısı “Amcabey”di. Cemal Nadir’in büyükler için hazırladığı çizgi romanlar yanında çocuklar için hazırladığı yapıtlar da olmuştu. İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda Türk basını dünyaya açılmıştı; böylece çizgi romanlar gazete ve dergilerdeki vazgeçilmez yerini almakta gecikmedi. Türk sanatçıların yaratılarına daha çok mizah ve çocuk dergilerinde rastlanıyordu. Ramiz Gökçe’nin “ Tombul Teyze ile Sıska Dayı” gibi tek karelik çizileri, ve Selma Emiroğlu’nun “Karakedi Çetesi” bunlar arasındadır.
1950’li yıllar Türkiye’de bağımsız çizgi roman dergilerinin yayımlanmaya başladığı yıllardır. Bunların en ünlüsü Pekos Bill adlı dergidir. Pekos Bill çeşitli adlarda uzun yıllar yayım yaşamını sürdürdü. Onu bugüne dek en sevilen çizgi roman olan Tom Miks izledi. Tom Miks o kadar beğenildi ki Türkiye’de çizgi romanla eşdeğer bir sözcük gibi kullanılmaya başladı. Aynı durum Teksas adıyla yayımlanan Çelik Blek’in serüvenleri için de geçerliydi. 1950’li yıllar karikatürcülerin yoğun olarak çizgi romana yöneldiği yıllardı. Bunlar arasında ilk öykülerini Aziz Nesin’in yazdığı ve Turhan Selçuk’un çizdiği “Abdülcanbaz”ı ve Oğuz Aral’ın “Utanmaz Adam”ını sayabiliriz. 1960’larda Türkiye’de çizgi roman adına yaşanan en önemli gelişme Suat Yalaz’ın çizdiği “Karaoğlan” adlı kahramandı. Tarihi bir ortamda geçen bu tür çizgi romanlar sevilecek, Karaoğlan’ı Tarkan, Malkoçoğlu gibi çizgi kahramanlar izledi.
1970’ten sonra karikatürlerde olduğu gibi çizgi romanda da bir kıpırdanma görüldü. 1972 yılında karikatürcü ve çizgi romancı Oğuz Aral, Gırgır adındaki mizah dergisini çıkarmaya başladı. Gırgır, karikatüre olduğu kadar çizgi romana da sıkça yer verilen bir dergiydi. Oğuz Aral, en sevilen tiplemelerinden biri olan “Avanak Avni”yi ilk olarak Gırgır dergisinde yayımlamaya başladı. Nuri Kurtçebe’nin Gaddar Davut’u, Özden Öğrük’ün Çılgın Bediş’i bu yıllarda Gırgır’da beğenilerek okunurdu. Gırgır’ın yayın hayatından çekilmesinin ardından kurulan Hıbır, Limon ve izleyen yıllarda yayımlanan HBR Maymun, Leman, Lemanyak gibi dergilerde Latif Demirci, Behiç Pek, Galip Tekin, Bülent Üstün gibi birçok çizer Türk okuyucusu tarafından beğeniyle izlendi.
Günümüzde çizgi roman sinema, fotoğraf gibi modern bir bir sanat dalı sayılıyor. Çizgi roman sık sık sekizinci sanat deyiminin kullanıldığını duyabilirsiniz. Çizgi romanların Türkiye’ye ilk kez girdiği yıllarda anne-babalar zararlı olduğunu düşündükleri için çocuklarının çizgi roman ya da o zamanki söyleyişle Tommiks-Teksas okumasını istemezlerdi. Oysa günümüzde çizgi romanların düş gücünü geliştirdiği, popüler kültürün bir parçası olduğu biliniyor. Birçok sanatçı çizgi roman üzerinde çalışıyor, üniversitelerde çizgi roman üzerine bilimsel çalışmalar yapılıyor.