AĞIZ GÖKHAN TOK – ÖYKÜ

 

Yeni taşındığım evde bir ağız buldum. Dolgun dudakları, düzgün dişleri olan bir ağız bu. Oldukça hoş görünüyor. Bu yüzden neden onu bu boş evde bıraktıklarını anlayamıyorum. Erkek ya da kadın ağzı olduğu tam belli değil. Çok genç ya da çok yaşlı olduğunu da söyleyemem. Ev sahibini arayıp sorduğumda kendisine ait olmadığını söyledi. Belki de eski kiracı taşınırken arkasında bırakmıştı. Arayıp sorması konusunda anlaştık. Yine de bu konuşma içimi rahatlatmadı. Ne de olsa sahibi bulunana kadar ona benim bakmam gerekiyordu.

 

Bütün gün yeni evimde yapılması gereken işlerle uğraştım. Ancak akşam olduğunda karnının acıkmış olabileceği aklıma geldi. Sofraya bir kâse çorba da onun için koydum. Belki sever diye içine ekmek doğramayı da ihmal etmedim. Kendi çorbamı bitirmeye yüz tutmuşken onun yemeğine dokunmadığını fark ettim. Öyle ya, kaşık tutmak için elleri yoktu. İş başa düşmüştü. Çenesinin altına bir peçete bağlayıp ona kendi ellerimle çorba içirdim. Sonraki birkaç gün de benzer şekilde geçti. Ses çıkmadığı için ev sahibini bir kez daha aradım.

“Çok üzgünüm,” dedi gerçekten üzgün bir sesle. “Korkarım geçen hafta Japonya’ya taşınmış. Ağzını yanına almadığına şaşmamak gerek. Ne de olsa oralarda işine yaramaz.”

Telefonu kapattım ama canım sıkılmıştı. Üzerime yeni bir sorumluluk yüklenmişti. Fazladan bir ağızla ne yapacağımı bilmiyordum.

YAZAR: medakitap

mm

Check Also

“TANRI VE KRAL İNDRA” ÜZERİNE BİR DENEME – SEDA ZENGİN

Yabancı, yabancı, gitme ve beni bırakma* paradesee jaana nai परदेसी जाना नै     . …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir