Söz bitti yine…
Fragmanlar adlı şiirimin bazı bölümlerinin Nilgün Marmara’ya ait sanılması, hatta yeniden adlandırılması ve sanal ortamda Nilgün’ün yeni şiirleri olarak dolaşıma sokulmasının yarattığı yanılsama akıl almaz bir seviyeye ulaştı ne yazık ki.
“Okumaz-yazar” internet erbabının bu hataya düşmesi açıklanabilir olsa da kalemine, sözcüklerine, emeğine saygı ve muhabbet duyduğum şair-yazar arkadaşlarımızın bu yanlışlığın ayırdına varamaması çok daha fazla üzüyor beni.
Bir süre önce Nilüfer Belediyesi’nin Türkiye Yazarlar Sendikası iş birliğiyle yayımladığı, genç yaşta ölen şairleri anlatan “Dinmez Tarla Kuşunun Şarkısı” adlı kitapta, sayfa 339-340, bu yanlış tekrarlanmış ve ne yazık ki bana ait Fragmanlar adlı uzun şiirimin bir kısmı Nilgün Marmara’nın sanılmıştı. Sanal ortamdaki adı “Mezar” olan bu şiir, kıymetli şair-yazar Hüseyin Köse’nin yazısında analiz edilerek yorumlanmıştı. Kendisine bu durumu bildirdiğimde gerekli nezaketi göstererek, kitabın olası ikinci baskısında tashihin yapılacağını belirtmişti. Umarım en kısa sürede kitap yeniden basılır, bu yanlış düzeltilir. Ama her koşulda bu hata “Mezar” adlı bir şiirin Nilgün Marmara’ya atf edildiği bir vakıa olarak kalacak, bu kitaba ulaşan herkes anılan yanlışı çoğaltmaya devam edecek ne yazık ki.
Aslında en dikkat çekici nokta şu: Sadece “şiir seven” veya “sıradan” okurun, asıl kaynağa bakmadığı sürece bu yanlışı ayrımsaması bir nebze daha zor olabilir. Ama şiir yazan ve üstelik şiir eleştirisi metinleri üreten yazarlarımızın üslup farkını kolaylıkla görmeleri, naif bir şiiri olan ve “kuğuların ölüm öncesi ezgilerini” anlatan Nilgün Marmara’nın, “hepiniz mezarısınız kendinizin, cinnet koyun erdemin adını, beklemek taşıl kaygısı kaotik özlem” gibi öfkeli, agresif, imge ve ritim düzeni bambaşka dizeleri, şiirleri yazmayacağını, yazamayacağını, bu dizelerin Nilgün Marmara’nın ruhuna, şair aurasına, poetikasına, varoluşuna ve ontolojisine uygun olamayacağını fark etmeleri, kestirmeleri gerekmez mi? Şiir ya da sanat son kertede bir üslup değilse, nedir ki? Ya da bu kitapları, dergileri yayına hazırlayan “editörlerin” metinleri okumaları, üslup farklarını görmeleri, “gerçekten ve sahiden” editörlük yaparak yazarı uyarıp, kaynakçasını kontrol etmesini istemeleri gerekmez mi? Çok şey mi istiyorum, bilmiyorum. Ama sanal ortamda dolaşan, aklına gelenin altına istediği adı yazdığı ve keyifle “paylaştığı” bir dolu müellifine ait olmayan, olamayacak çöpü nasıl ayrıştıracağız? Edip Cansever’in, Can Yücel’in, Shakespeare’nin, Nazım’ın, Mevlana ve Şems’in ve daha birçok şair/yazarın, özel olarak Nilgün Marmara ve Serdar Aydın’ın, kendilerine ait olmayan dizeler, tümceler yüzünden ruhlarının ıstırap çekmesi engellenemeyecek mi? Bu hatalar, devam mı etsin diyeceğiz?
“Dinmez Tarla Kuşunun Şarkısı” adlı kitaptaki bu yanlıştan sonra, Nilgün Marmara ile ilgili gördüğüm bütün yazıları, bu yanlışın tekrar edebileceği dehşetiyle ve korkarak okuyorum. Dün elime ulaşan “Vurgu” Dergisini incelerken, ne yazık ki yine aynı şeyle karşılaştım. Bu defa, daha da garip, hatta trajik bir vakaydı söz konusu olan.
Yine muhabbetle ve saygıyla takip ettiğim bir şair-yazarımız ve arkadaşımız Koray Feyiz benzer bir yanlışa sürüklenmişti. Hem de bu yanılsamayı düzeltmeye katkı vermek isteyen, genç kardeşlerimiz çıkardığı “Vurgu” adlı dergide. Derginin yayın kurulunda olan Çağın Özbilgi benden Nilgün Marmara Şiiri ile ilgili bir yazı isteyince, ben bu yanılsamadan söz edip, 2.baskısı MedaKitap tarafından yapılan ‘Nilgün Marmara Metinleri ve Fragmanlar’ adlı kitabımın yanlışlığı vurgulayan önsözünü yayımlamalarını önermiştim. Sağ olsunlar bu öneri doğrultusunda, yanlışlığı açımlayan bir yazı ile birlikte önsöz yayımlandı, Nisan-Mayıs 2019 tarihli 2.sayıda. Dergi ekibine teşekkür ediyorum destekleri için. Ancak bir an sonra trajik bir hatayla karşılaşacaktım ne yazık ki.
Bu düzeltinin yer aldığı 54.sayfanın öncesinde, yani 46 ve 54 sayfa aralığında, Koray Feyiz’in “Freud’cu Otobiyografi ve Post-modernizm’de Doğruyu Söylemek: İtiraf, Toplumsal Cinsiyet ve Otobiyografik Otorite Bağlamında Nilgün Marmara’nın Günahkâr Şiiri” adlı ve hemen dikkatimi çeken incelemesi bulunuyordu. Koray Feyiz, şiirleri ve şiir üzerine eleştirel metinleriyle büyük bir emek ortaya koyan, benim de özel ilgiyle takip ettiğim kıymetli bir şair, yazar ve arkadaşım. Ama bu metinde sanal ortamın yarattığı yanlışlık girdabına kapılmış ne yazık ki. Metni merakla ama bir yandan da korku ile okurken, korktuğum şey başıma geldi ve 48.sayfada “Beklemek” adlı Nilgün Marmara şiirine ilişkin yorumlara rastladım.
Oysa Nilgün Marmara’nın “Beklemek” adında bir şiiri yoktu!
Koray Feyiz’in yazısının sonunda yer alan kaynakçasında belirttiği “Daktiloya Çekilmiş Şiirler” adlı, Nilgün Marmara’nın ilk ve son şiir kitabında, hangi tarihli baskısı olursa olsun ve sadece şiir adlarına, dizine bakılsa bile görülebileceği üzere böyle bir şiir yoktu! Bu şiir sanal ortamda “Mezar” adı verilen ve Nilgün’e atfedilen öteki şiirler gibi, altına Nilgün’ün adı yazılan ama aslında Serdar Aydın’ın Fragmanlar adlı uzun şiirinin bölümlerinden biriydi. Serdar Aydın, 1997 yılında, adını Nilgün Marmara Metinleri ve Fragmanlar koyduğu, Nilgün Marmara’nın 3 kitabı için yazdığı metinlerle, Fragmanlar adlı 23 bölümlük uzun şiirini bir araya getirdiği dosyasını, İzlek Yayınlarından ilk kitabı olarak yayımlamıştı. Ve ne yazık ki kitabın yayımından sonra sanal ortamda Fragmanlar’ın 1.bölümü “Mezar” adıyla, 21.bölümü ise “Beklemek” adı verilerek ve daha birçok bölümü Nilgün Marmara’nın “yeni” şiirleriymiş gibi paylaşılmıştı. Bu yanlışla mücadele etmek için kitabın 2.baskısı MedaKitap tarafından 2016 yılında yapılmıştı. Ve ben, bu yeni baskıyı imzalayarak Koray Feyiz’e göndermiş, görüşlerine sunmuştum.
Bütün bu sürece ve basılı kitaplara, bilgilere rağmen bu hata nasıl yapılıyor, benim aklım almıyor. Birisi açıklayabilir mi, emin değilim.
Ama ne yazık ki şairlerin ruhlarına azap çektiren bu yanlış hala sürmekte…
Hatanın farkına varıp samimiyetle düzelten Onur Mehame gibi dostlarımızla birlikte mücadeleye, yanlışı düzeltmeye devam ediyoruz, edeceğiz. Bu mücadelede son olarak Koray Feyiz’in samimiyetle çaba harcayacağına, hatayı düzeltmek için her mecrada emek vereceğine inanıyorum.
Sevgili Nilgün Marmara’nın mezarına bile bu dizeleri yazarak bir şey yaptığını sanan aymazlarla, şairin ruhunun huzur bulması adına mücadele etmekten başka bir yol yok çünkü. Vurgu Dergisi editörleri genç arkadaşlarımızın da yayımladıkları metinleri daha dikkatli okumalarını, yazarların göremeyeceği hataları editör farkındalığıyla vurgu’lamalarını ve düzletmelerini naçizane önerim olarak iletmek istiyorum.
Elbet bir gün bu yanlış düzelecek…
Nilgün Marmara’nın aziz hatırası ve ruhu huzur bulacak, Serdar Aydın’ın emeğinin hakkı teslim edilecek…
Not: Aşağıdaki linkler, Vurgu Dergisine gönderdiğim metinde vardı, ama basım sırasında sanırım atlanmış, dergide yer almadığından hatanın seyri açısından bir kez daha belirtmek istiyorum.
http://medakitap.com/2016/01/01/nilgun_marmara_mezari/
http://onurmehame.com/…/…/12/monolog-ve-serdar-aydina-ozur/…