KAPLAN! KAPLAN! – Gökhan TOK

Batı dillerinde kaplan anlamına gelen sözcüklerin kökeninde Dicle Nehri’nin olduğunu biliyor muydunuz? Dicle Nehri’nin bilinen en eski adlarından biri Hiddekel. Bu sözcüğün kökeninin ne olduğu tam bilinmemekle birlikte Akkadca bir isim olduğu söyleniyor. Akkadca Hiddekel sözcüğü yöredeki farklı halkların ağızlarında söylene söylene  farklı biçimlere bürünmüş. H harfinin yutularak okunmasıyla bir dönem idekel, idiklat olarak söylenen sözcüğün zamanla dikla, tigla gibi sözcüklere dönüştüğünü düşünebiliriz. Buradan hareketle bizim kullandığımız Dicle sözcüğüne ulaşabileceğimiz gibi, nehrin antikçağdaki adı olan Tigris’e de ulaşmak mümkün. Antikçağ’da bilinen adlarıyla Euphrates (Fırat) ve Tigris (Dicle), günümüzde olduğu gibi o dönemde de çevresine hayat veriyordu. Birçok hayvan bu nehirlerin yaşam verdiği bölgenin faunasını oluşturuyordu. O zamanlarda Anadolu’da yaşayan kaplanlar da bu faunaya dahildi. Roma İmparatorluğu döneminde gladyatör dövüşlerinde kullanmak üzere arenalara yollanan bu hayvanlara Dicle Nehri yöresinde yaşayan panterler anlamında Panthera Tigris adı verildi. Tigris sözcüğü zamanla farklı dillerde tiger, tigre, tigra olarak yerleşti ve kaplan anlamında kullanıldı.

Türkçe kaplan sözcüğünün kökenindeyse canavar anlamı yatıyor. Çin ejderhası “Lung”un adı Türkçe’ye geçtiğinde sondaki g’yi yutmuşuz. “lun-lan” gibi telaffuz edilen bu sözcükten ars-lan, yi-lan, kap-lan gibi canavarların adı türetilmiş. Buna göre, kaplan sözcüğü kapan, yakalayan canavar anlamına geliyor diyebiliriz.

Yer Adları: Balıkesir

Balıkesir, Ayvalık, Edremit, Bandırma, Erdek gibi ilçeleriyle tanınan şirin bir ilimiz. Adının kökeninin ne olduğu en çok merak edilen illerden biri burası. Ne var ki, bu ismin esir edilmiş bir balıkla ilgisi yok. Sözcük, akvaryum için önerilen öz Türkçe bir karşılık da değil. Balıkesir adının kökeni çok daha eskilere, antik çağa kadar uzanıyor. O dönemlerde kentin bulunduğu yöreye Mysia adı veriliyordu. Bölgede uzun zamandır bulunan Balıkesir kalesine o dönemlerde, eski kale anlamına gelen “Paleo Kastro” dendiği rivayetler arasında. Söylentiler arasında sözcüğün kökeninin Bal-ı Kesr (Balı çok olan) bir başka rivayete göre de Pers işgali sırasında buraya gelen devlet adamı Bal-ı Kisra’nın adından geldiği var. Bununla birlikte akla yakın bir başka kökense Balık Hisar. Eski Türkler, kent, şehir sözcüğü yerine balık sözcüğünü kullanırlardı. Balık Hisar, yani çevresi bir hisarla, surlarla çevrili kent anlamına gelen sözcüğün dilimize yerleşmiş olması çok büyük olasılık.

Kısa kısa:

Tavşan: Eski Türkçede tav sözcüğü hızlılık, atiklik belirtiyor. Bu kökten türetilen tavışgan sözcüğü, hızlı giden, hızlı kaçan anlamına geliyormuş. Tavışgan sözcüğü Anadolu Türkçesinde tavşan halini almış.

Tabela: İtalyanca tabella (düz levha, tepsi) sözcüğünden dilimize girmiş. Bilgilendirici levha da diyebileceğimiz ve Latincesi tabula olan sözcüğü, simitçi tablası örneğinde olduğu gibi tepsi anlamıyla da kullanıyoruz.

Kuzgun: Eski Türkçe’de kuz sözcüğü karanlık, gölgelik yerleri anlatmak için kullanılıyor. Güneş görmeyen karanlık yerlerin çoğunda kuz kökünü görebiliyoruz. Sözgelimi kuzey sözcüğü bunlardan biri. Kuzgun da, tüylerinin rengi karanlık, kara olduğu için bu ismi almış. Benzer biçimde Karadeniz de, rengi siyah olduğu için değil, Türkiye’nin kuzeyinde yer aldığı için kara ismini taşıyor.

Kobalt: Bakır cevherine benzeyen mavi bir mineralin eritildiğinde bakır vermemesi madencileri şaşkına çevirmişti. Bunun üzerine onlar da bunu kötü toprak ruhlarının, cinlerin büyülediği bakır cevheri olduğunu düşündüler. 1737’de İsveçli kimyacı Georg Brandt mavi cevheri inceledi ve ondan bir metal elde etmeyi başardı. Fakat bu kesinlikle bakır değildi. Brand buna Avrupa efsanelerinde kötü cin olan kobold’dan yola çıkarak kobalt adını verdi.

KoboldMG

YAZAR:

Check Also

“TANRI VE KRAL İNDRA” ÜZERİNE BİR DENEME – SEDA ZENGİN

Yabancı, yabancı, gitme ve beni bırakma* paradesee jaana nai परदेसी जाना नै     . …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir