DÜNYANIN İLK KÜTÜPHANESİ – GÖKHAN TOK

Dünyanın İlk Kütüphanesi

İlk Sümerce tabletlerin bulunduğu arşivi belki ilk kütüphane olarak kabul etmek gerekir. Öte yandan burası yazımla uğraşan ilk öğrencilerin yaptığı karalamaların ya da mali belgelerin saklandığı bir arşiv niteliğindeydi. Bu nedenle günümüzde anladığımız şekliyle ilk kütüphanelerden söz etmek için biraz daha ilerlemek gerekiyor. Sözgelimi Asur kralı Asurbanipal’in MÖ 7. yüzyılda yaptırdığı kütüphane 30.000’den fazla kil tablet içeriyordu.

Belki de Asurbanipal’in kütüphanesini ilk olarak kabul etmeliyiz çünkü burası belgelerin saklandığı bir arşiv olmaktan ziyade genç prensin okuması, çeşitli araştırmalar yapması için kurulmuştu. Babası kral Esarhaddon, kendisinden sonra Asur tahtına büyük oğlu “Sin iddina Apla”yı hazırlıyordu. Küçük kardeş Asurbanipal ise kendi ilgi alanlarına göre okuyacak kadar serbest bir hayat sürebilmişti. Ne var ki beklenen olmadı, büyük kardeş genç yaşta ölünce tahta küçük kardeş geçti. Okumaya olan ilgisi, kral olunca tabletlerinin sayısını artırıp bir kütüphane kurmasına yol açmış olmalı.

Bugün Irak sınırları içinde olan Ninova kentinde bulunan kütüphane 25.000’den fazla eser içeriyordu. Kral Asurbanipal’in başarılı bir asker olmasının yanında Sümerce ve Akadca da okuyup yazabilen bir entelektüel olduğunu unutmayalım. Kral, Babil döneminden kalma eserleri de derleyip kopyalayacak yazmanlar görevlendirerek kütüphanesini zenginleştirmişti. Bir rivayete göre Büyük İskender doğuya yaptığı seferde bu kütüphaneyi görünce hayran kalmış ve kendisi de benzer kütüphane kurmak arzusuna kapılmıştı. Onun böyle bir fırsatı olmadığını biliyoruz. Fakat İskender’in ölümünden sonra Mısır’da hüküm süren Ptolemy hanedanı bu arzuyu yerine getirecek ve İskenderiye kentinde büyük bir kütüphane kuracaktı.

Peki kütüphanede hangi eserler yer alıyordu? Bir kral o dönemde neler okuyordu diye merak ediyorsanız liste şöyle: Asurbanipal’in kehanet metinlerini toplamaya olan yoğun ilgisi, kütüphanesi için eser toplamadaki itici motivasyonlarından biriydi. Asıl amaç, “kraliyet gücünü sürdürmek için hayati önem taşıyan ritüellere ve büyülü sözlere sahip olmak” olarak açıklanıyor.

Bunların yanında tablet külliyatının çoğunluğu (yaklaşık 6.000), yasalar, yabancı yazışmalar ve sözleşmeler, aristokratik beyanlar ve mali konular biçimindeki günlük metinlerden oluşuyordu. Kalan metinler çeşitli tanrılara ait kehanet, alamet, büyülü sözler ve ilahiler içerirken, diğerleri tıp, astronomi ve edebiyatla ilgiliydi. Kütüphanedeki tüm bu metinler içinde on tanesi ise destanlar ve mitler gibi etkileyici edebi eserlerdi.

Ünlü Sümer destanı Gılgamış’ın sürümlerinden biri, yaratılış destanı Enuma Eliş, ilk insan olan Adapa’nın efsanesi ve “Nippur’un Zavallı Adamı” gibi hikayeler bu kütüphanede bulunmuştu.

Kütüphanedeki eserlerin bir kısmı Akadca çivi yazısıyla yazılmıştı. Fakat çoğunun tam karakteristiği belli bir birlik içermiyordu. Çeşitliliğin, savaşlardan sonra ele geçirilen çeşitli metinlerin kütüphaneye eklenmesi yüzünden olduğu söyleniyor. Bununla birlikte yeni Babil yazısıyla Asurca yazılmış metinlere de bolca rastlanmış.

Ninova şehri MÖ 612’de Babil, İskit ve Medlerin yaptığı bir ittifak sonucunda yıkılmış ve saray ateşe verilmişti. Büyük yangının çivi yazılı kil tabletleri pişirerek günümüze dek gelmelerine yardımcı olduğu düşünülüyor.

 

YAZAR: medakitap

mm

Check Also

“TANRI VE KRAL İNDRA” ÜZERİNE BİR DENEME – SEDA ZENGİN

Yabancı, yabancı, gitme ve beni bırakma* paradesee jaana nai परदेसी जाना नै     . …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir