CAZIN KARTALLARI – Esme ARAS

MÜZİK, KENDİ ÖZGÜRLÜĞÜNÜ YARATIR

Türkiye’nin en eski, hatta kimilerine göre en iyisi olan Hava Kuvvetleri Caz ve Dans Orkestrası; Bando ve Armoni Mızıkası (1955) bünyesinde askeri personele moral kazandırma, yurt içi ve yurt dışındaki konserler ve etkinliklerde ülkemizi başarıyla temsil etme amacıyla 1961’de faaliyetlerine başlamıştır. 2005’te “Cazın Kartalları” adını alarak yoluna devam eden orkestra, her yıl bir caz sanatçısının eşlik ettiği Ankara Caz Festivali’nin açılış konserini vermektedir. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın en seçkin birliklerinden biri olan Cazın Kartalları’nın şefi Hava Bando Yarbay Murat Öztürk’e;  askeri disiplinle birleşen müzisyen kimliğini,  albüm çalışmaları konusundaki planlarını ve Ankara’nın kültürel hayatına önemli katkılar sağlayan Ankara Caz Festivali hakkındaki düşüncelerini, okurlarımız için sorduk.

-Önce sizi tanıyalım… Türkiye’nin en eski ve en iyilerinden biri olan Hava Kuvvetleri Caz Orkestrası’nın, bilinen adıyla “Cazın Kartalları”nın şefi olmak nasıl bir duygu, kaç yıldır bu görevi yürütüyorsunuz?

Niğde Halk Eğitim Merkezi’nde başladığım müzik eğitimine, 1984’te Askeri Mızıka Okulu’nda devam ettim. Müziğe olan ilgim ve askerliğe olan sevgim nedeniyle benim için en uygun gelecek, askeri müzisyen olmaktı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) subay ve astsubay müzisyenlerin asıl kaynağı, eski adı ile Mızıka Okulu’dur. Bu eğitim sonrasında Ankara Devlet Konservatuvarı Bando Şefliği Bölümü mezunu olarak, 1991’de teğmen rütbesiyle Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na (Hv. K.K) katıldım. Halen Hv. K.K.lığı Bando Komutanı ve Cazın Kartalları Orkestrası’nın şefi olarak çalışmalarımı sürdürmekteyim. Sorunuzda belirttiğiniz nitelikleri gerçekten hak ederek taşıyan bu orkestranın bir parçası olmak, benim için elbette gurur verici. Trompetçi olarak başladığım orkestrada, 1998’den beri çeşitli aralıklarla görev yapmaktayım.

-Cazın Kartalları’nın temeli ne zaman ve nasıl atıldı, bugün kaç kişiyle yolunuza devam ediyorsunuz; orkestrayı kısaca tanıtır mısınız?

Cazın Kartalları Orkestrası, 1961’de dönemin tanınmış trompetçisi Orhan Sezener şefliğinde kurulmuş, 1969, 1970, 1974 yıllarında Yılın En İyi Orkestrası Ödülleri ile yaşadığı gururu, yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirdiği konserler ve kültürel etkinliklerle günümüze kadar taşımıştır. Cazın Kartalları, big band dediğimiz büyük caz orkestrası olarak oluşturulmuştur. Bu yapı dört trompet, dört trombon, beş saksafon, davul, piyano, bas ve vokalden oluşmaktadır. Orkestra şefini de düşündüğümüzde 18 kişilik bir ekibi gerektirmektedir.

“Usta çırak ilişkisi cazda ön plandadır.”

-Cazın Kartalları’nda olmak bir ayrıcalık mıdır, nasıl bir eğitimden geçerek orkestraya seçiliyorsunuz?

Elbette ki orkestranın bir üyesi olmak ayrıcalıktır. Hv. K.K.lığı bünyesinde, farklı şehirlerdeki bandolarda görev yapan ve bize katılmak isteyen müzisyen arkadaşlarımız, caz müziğine ilgisine ve yeteneğine göre orkestraya seçilmektedir. Bandolarda çalan arkadaşlarımızı konservatuvarların caz bölümü eğitimleri için motive etmekteyiz; halen birçoğu bu bölümlerde eğitim görmektedir. Ayrıca kaynağımız olan bandolardaki usta çırak ilişkisinin de vurgulanması gerektiğini düşünüyorum. Müzik eğitiminin temeli olan bu ilişki, cazda daha da ön plana çıkmaktadır. Çünkü Dünya’da henüz caz okulları açılmamışken, caz nesilden nesile bu şekilde aktarılmıştır.

-Alışılmış kalıpların dışında farklı bir müzik türü olan caz, siz “üniformalı müzisyenler” için ne ifade ediyor; askeri disiplinle birleşince müzik mi askerlik mi ağır basıyor?

Disiplin biz askerler için bir yaşam tarzı olmakla birlikte sadece TSK’ya ait bir olgu olarak düşünülmemeli, yaşamın her alanında uyulması gereken kurallar bütünü olarak algılanmalıdır. Sanata dair söylenecek çok şey olsa da, duygu ve düşünceleri özgürce ifade etme biçimi şeklinde bir tanım yapabiliriz. Buradaki özgürlük, kuralsızlık ve kaidesizlik demek değildir. Şüphesiz ki müzik de belirli kural ve kaidelere uymayı gerektiren bir disiplindir. Müzikteki yükselen anlatım şekli, estetik düşünceyle birleştiğinde kendi özgürlüğünü yaratır.  Bu anlamda askerlik ve müzik, temelde aynı prensibi içinde barındıran ve kuralları olan iki benzer disiplindir. Müzisyenler enstrümanında kendini geliştirmek, çalışmak ve her daim hazır olmak zorundadır.

– Keyifli bir mesleğiniz olduğunu düşünüyor musunuz, “işimiz hobimizdir” ifadesi sizler için geçerli bir tanımlama mıdır?

Bu sorunuza cevaben, oturduğum sokakta her sabah karşılaştığım, kadın temizlik görevlisinden bahsetmek istiyorum. Sabahın çok erken saatlerine rağmen, yüzündeki tebessümü ve kulaklığıyla keyifli bir şekilde işini yapıyor olması bana çok anlamlı geliyor. Yapılan işin ne olduğu değil, nasıl yapıldığı şeklinde bir anlayışın bizi her zaman başarıya götüreceğini düşünüyorum.

“Cazın Türkiye’deki gelişimine hizmet ediyoruz”

– Sizleri canlı dinlediğimizde mest oluyoruz… Ama festivaller ve konserler dışında Cazın Kartalları’nı dinlemenin başka bir yolu var mı, bir albüm fikri çok mu uzağınızda..?

Yakın zamanda dinleyicilerimizle paylaşabileceğimize inandığımız ilk albümümüz için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

-Türkiye’de ve dünyada kimleri takip ediyor, hangi müzik türlerini dinlemeyi seviyorsunuz?

Konserlerin içeriğine göre; Klasik Batı Müziği, Çağdaş Türk Müziği ve Caz’a kadar uzanan geniş bir eser yelpazesi ile dinleyicilerimizle buluşuyoruz. Bu anlamda “dinlemek” ve “takip etmek” şüphesiz ki çok önemli. Türkiye’nin yetiştirdiği caz duayenlerinden Tuna Ötenel, Muvaffak Falay, Neşet Ruacan, (rahmetli) Nükhet Ruacan, Durul Gence, Murat Ulus, Önder Focan, Kerem Görsev, Sibel Köse, Yıldız İbrahimova, İmer Demirer, İlham Gencer, Elvan Aracı, Fatih Erkoç ve Erden Bilgen gibi daha birçok değerli isimle bir araya gelerek kazandığımız birikimleri, konserlerimizde yer verdiğimiz yeni nesil genç cazcılarla ve dinleyicilerimizle paylaşmak suretiyle, cazın Türkiye’deki gelişimine de hizmet ettiğimizi düşünüyorum.

“Ankara Caz Festivali sayesinde müzikal kimliğimiz tazeleniyor”

– Ankara Caz Festivali’nin açılışı 2005’ten itibaren sizin konserlerinizle gerçekleşiyor… Festivalin size ve sizlerin Ankara festivaline ne gibi katkıları olduğunu düşünüyorsunuz?

Ankara Caz Derneği’nin bu festivali büyük zorluklar ve imkânsızlıklar çerçevesinde devam ettirme gayretinde olduğunu biliyorum. Sanırım bu festivalin Ankaralı sanatseverler için ne kadar önemli olduğunu dile getirmeye bile gerek yok! Cazın Kartalları Orkestrası olarak böyle bir organizasyonun parçası olmak, küçük bir katkıda bulunmak, benim ve bütün orkestra üyelerimiz için çok anlamlı. Ankara Caz Festivali her yıl bizi farklı caz müzisyenleriyle ve seçkin dinleyici kitlesiyle bir araya getiriyor. Konserler, orkestra ve dinleyici arasında sıkı bir etkileşime sebep oluyor ve her defasında müzikal kimliğimiz yeni dinamikler ve arayışlarla tazeleniyor.

– Sanatçı ve edebiyatçılar, Ankaralının çok farklı ve özel olduğu konusunda hemfikir, Ankara dinleyicisini siz nasıl buluyorsunuz?

Biz sadece Ankara’da değil, Türkiye’nin birçok platformunda dinleyicilerimizle bir araya geliyoruz. Bu birliktelik sayesinde Türk insanının sanata ve müziğe ilgisi hakkında birtakım düşüncelerimizin oluştuğunu söyleyebilirim. Sanatsal iletişimin temel unsurunun duyular ve algılar olduğunu göz ardı etmezsek, insan hangi kültürde ve hangi coğrafyada yaşıyor olursa olsun, nedenler farklı olsa da sevincin, hüznün ya da heyecanın yansıması aynı olmaktadır.

– Gelecekteki planlarınızdan, önümüzdeki günlerin programından söz eder misiniz, sizleri en yakın hangi tarihte dinleyeceğiz?

Cazın Kartalları Orkestrası, geçmişi ve günümüzdeki müzikal kimliği ile caz platformunda önemli bir yer edinmiştir. Sahip olduğumuz bu değerin farkında olarak öncelikli hedefimiz; yurtiçi ve yurtdışı konserlerle, farklı kültür ve coğrafyalarda müziğimizi yapabilmek, kendimizi ifade edebilme şansı yakalamak ve orkestranın sanat adına sahiplendiği misyonun devamlılığını sağlamaktır.  Orkestranın 2014 yılı programı için çalışmalarımız devam ediyor. Bu yıl dinleyicilerimizle önceki yıllara oranla daha sık buluşmayı planlıyoruz. Konser programımıza 2014 Ocak itibarıyla www.hvkk.tsk.tr adresinden ulaşılabilir.

 

Teşekkürler…..

 

Esme’nin notu:  Yazı ilk 28 Ekim 2013’de Ankara Hürriyet ‘te yayınlanmıştır.

 

YAZAR:

Check Also

“TANRI VE KRAL İNDRA” ÜZERİNE BİR DENEME – SEDA ZENGİN

Yabancı, yabancı, gitme ve beni bırakma* paradesee jaana nai परदेसी जाना नै     . …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir