TARÇIN – Gökhan TOK

Tarçın, özellikle kışları akla gelen bir baharat. Bu hoş kokulu, tadı güzel baharatı genelde saleple, sütle içmek ya da sütlü tatlıların üzerine toz halinde serpiştirmek yaygın kullanılış biçimleri. Küçük sopaları andıran tarçın çubukları çiğnemek de bilinen bir başka yöntem. Tarçın bitkisinin kökeninin, Sri Lanka olarak da bilinen Seylan Adası olduğu söyleniyor. Ne var ki biz bu bitkiyi Uzakdoğu’dan, Çin ve Malezya gibi ülkelerden almışız. Aslında bitkinin dilimizdeki adı da tarihi bu bağa ilişkin bir ipucu verir gibi. Farsça “dâr” sözcüğü ağaç anlamına geliyor (Arapça’da ev anlamına gelen “dâr” sözcüğüyle karıştırmayalım). Dâr-ı Çin yani “Çin ağacı” sözcüğü Farsça’dan dilimize girmiş ve başındaki sessiz harf sertleşerek tarçın biçiminde söylenir olmuş.

İngilizce gibi batı dillerinde tarçın sözcüğünün karşılığı “cinnamon”. Bu sözcük Latince tarçın demek olan cinnamomum sözcüğünden kaynaklanıyor. Ama sözcük Latinceye gelinceye kadar dilden dile dolaşmış. Tıpkı ipek yolu tüccarlarının mallarını taşımaları gibi sözcük de dilden dile taşınmış. Sözcük Latince’ye eski Yunanca “kinnamomon”dan geçmiş. Yunanlılarsa bu sözcüğü İbranilerin “kinamom” dedikleri sözcükten alıp dillerine uyarlamışlar. Aramca “qunimun” olarak söylenen sözcüğün kökeniyse Malezya’da ve Endonezya’da konuşulan Malay dili. Bu dilde “kayu manis” sözcüğü “tatlı odun” anlamına geliyor.

Yer Adları:

Türkiye’de adının içinde “Burgaz” sözcüğü geçen pek çok yer var. Lüleburgaz, Kemerburgaz, Karaburgaz ya da Burgaz Adası bunlardan birkaçı. Bütün bu Burgazların kökeninde yer alan sözcük Rumca Pyrgos sözcüğü. Burç, hisar, kale gibi anlamlara gelen bu sözcük zamanla Türk ağzına uydurulmuş ve Burgaz’a dönüşmüş. Eski çağlarda kentler, kalelerin güvenli duvarları arasına kurulur, bir düşman saldırısı olasılığında hemen savunma durumuna geçilirdi. Bu nedenle kentlerin kökeninde Burgazların olması doğal. Aynı sözcük Almancada da var. Kale anlamına gelen “Burg” sözcüğüyle biten birçok kent adını kolaylıkla hatırlayabiliriz. Hamburg, Augsburg, Salzburg, Brandenburg bunlardan bazıları.

 

Kısa… Kısa…

Pırasa: Latince sebze, yeşillik anlamına gelen “brassica” sözcüğünden dilimize aktarılmış. Anadolu’daki Rumlar ya da İtalyan denizciler aracılığıyla Türkçe’ye girdiği düşünülüyor.

Vapur: Eskiden buharlı gemiler için kullanılan bu sözcük günümüzde ağırlıklı olarak yolcu gemileri için kullanılıyor. Latince “vapor”, İngilizce “vapour”, Fransızca “vapeur” gibi sözcükler buhar anlamına geliyor.

Şirket: Sözcüğün kökeninde Arapça “şirk” sözü var, anlamıysa ortak, ortaklık. İşte kurulan ortaklık anlamıyla bugünkü Türkçemizde kullanıyoruz.

Tabela: İtalyanca tabella (düz levha, tepsi) sözcüğünden dilimize girmiş. Bilgilendirici levha da diyebileceğimiz ve Latincesi tabula olan sözcüğü, simitçi tablası örneğinde olduğu gibi tepsi anlamıyla da kullanıyoruz.

YAZAR:

Check Also

“TANRI VE KRAL İNDRA” ÜZERİNE BİR DENEME – SEDA ZENGİN

Yabancı, yabancı, gitme ve beni bırakma* paradesee jaana nai परदेसी जाना नै     . …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir