ÖYKÜ VE SİNEMA – Murat DARILMAZ

 

Edebiyat dünyasında kimilerinin aksine iddialı olmaktan oldum olası kaçınmışımdır. Yapım gereği sanırım. Bu hafta metin ve görüntü üzerine kafa yormak için yola çıkmış, bunu sosyal medya kullanımı ile ilintilendirmeyi düşünmüştüm. Baktım sert bir yere doğru gidiyor kalem, neyse dedim, vazgeçtim. Bugün biraz sakin kalmak istesem de bu sefer ruh halim birden didaktik bir yapıya dönüştü. Oysa didaktik yazıları okumayı da ve yazmayı da sevmem. Yine de insan bazı şeyleri yapmaktan kendini alamıyor.

Öykünün sinema ile olan ilişkisine kafa yordum nedense. Edebiyat-sinema  ilişkisi çok ele alındı, öykü-sinema ilişkisinin irdelenmesi ise daha az sanki. Biz de kuyuya bir taş atarak başlayalım.

Bir sanat yapıtı, oluşturduğu kurmaca dünya ile kendini oluşturan öğelerin, örneğin edebi yapıtta sözcüklerin, sinemada görüntülerin, kavramsal ifadelerinden ötesinde bir anlam taşır.

Tüm sanat dallarının bana göre birleştiği ana eksen şudur: Estetiksel değerler, hayal gücünü ötelere taşıyan kurmaca dünya, insanın ruhsal dünyasında yarattığı sezgisel güç.

Sanatın değiştirme gücünü de bunlara ekleyebiliriz. Sanat bireyi değiştirir. Varlık nedeni salt bu olmasa da değiştirmek gibi amaç  gütmese de sanat değiştirir. Birey, alımladığı sanat eserinden önceki bireyden farklıdır artık.

Her sanat alanının kendine özgü bir dili, disiplini vardır ve sanatın iletisini taşıyan dille bir yerde buluşurlar. Gerçekten de nasıl ki edebiyat edebi disiplinler içerisinde sözcüklerle oluşturulan bir sanatsal üretim biçimi ise sinema da görsel disiplinler içerisinde görüntülerle (ışık,efekt,ses vs.) oluşturulan bir sanatsal üretim biçimidir.

Diğer sanat ürünlerine göre en son ortaya çıkan yedinci sanat sinema, kendisinden önce gelen altı sanat dalını da kullanmayı becerebilmiştir. Özellikle varlığının ilk zamanlarını edebiyata borçludur. O dönemler konuyu temel alan sinema sanatı “hazır konu” olarak edebiyattan ve edebiyatçılardan bir hayli yararlanır. Bugün için bile vazgeçilemeyen türdür sinema için edebiyat.

Yalçın Demir, Filmde Zaman ve Mekan kitabında şöyle vurgular;

“Sinema  her şeyden önce, öykü  anlatan bir araçtır ve film her  zaman bir öyküdür. Alman sanat kuramcısı Siegfried Kracauer’e  göre, öykü  olmaksızın film, yüzeyde  bir yaşam öyküsüne  tutsak  olur. Filme  gelişim şansı veren unsur öyküdür. Fransız  Sinema  Kuramcısı Andrea Bazin  ise, filmde  öykü  anlatmaya  çalışan yönetmenin, deneysel gerçeğin görüntülerini, öyküyü oluşturacak soyut ilişkileri yaratmak için kullanması gerektiğini söyler.Hem Kracauer hem de  Bazin için öykülü  film, ekonomik  olduğu  kadar sinemanın estetik temelidir.” (Filmde Zaman ve Mekan, Yalçın Demir, Turkuaz Yayınları, 1994)

Sinema bir görüntü sanatı olduğundan en başta görme, işitme duyularımıza hitap eder. Yönetmen tarafından oluşturulsa da kolektif bir çalışmanın ürünüdür. Yapım, kurgu, senaryo, oyuncular, ışık, kostüm olmadan bir film çekilemez. Kendince bir ekonomiye gereksinim duyar. Aynı zamanda mekânsal ve zamansal sınırlama gerektirir.

Edebiyat söz ve yazı sanatıdır. Sözcüklerle oluşturulur. Kendine özgü dizilişi, sıralanışı ve anlam bütünlüğü vardır. Yazıyı edebi kılan dilin kullanımıdır. Edebi eserde dil, iletişimsel olmaktan çok anlamsal ve estetiksel bir değere sahiptir. Edebiyat sinemanın aksine bireysel edimdir, yalnız oluşturulur. Sınırsız bir özgürlüğe sahiptir. Zaman ve mekan kaygısı yoktur. Onun tek kaygısı edebiyatın estetik bütünlüğünden, disiplininden ödün vermemektir. O, kavramlaştırılmaktan uzak durur.

Sinemanın da amacı aslında edebiyatın yaptığını kendi diliyle yaratmaktır. Kracauer (1976), “Sinema görsel olarak roman yazmak gibidir” der. Çok da yanlış bir cümle sayılmaz. Sinema daha çok roman uyarlamalarıyla gündeme gelmiştir. Bunda romanın fazla karakterli, çok mekanlı, uzun fiziki zamanlı, yatay yapısı rol oynamıştır.

Öyküdeki dikey yapı, kesikli anlatım, karakterin çok az olması, mekânın az olması bazen neredeyse hiç olmaması, derinliğinin ve boşluğunun fazla olmasından kaynaklı, öykülerden film yapılması zordur. Son zamanlarda yaygınlaşan ve kanımca sinemanın mecrasının da buraya doğru akacağı düşünülürse öykülerden kısa film çekilmesi yapısı gereği daha olanaklıdır. Yine de öykülerden yapılan filmler yok değildir. Bunlardan bazı örnekler vererek bitirelim:

* Susuz Yaz (Necati Cumalı) – Aynı isimle (Metin Erksan- David E. Durston)

*Ay Büyürken Uyuyamam (Necati Cumalı) – Aynı isimle (Şerif Gören)

* Ay Büyürken Uyuyamam kitabındaki 5 öykü (Necati Cumalı) – Adı Vasfiye (Atıf Yılmaz)

*Yüzücü (The Swimmer- John Cheever) – The Swimmer (Bizde “Aşıklar” adıyla, Frank Perry)

*Barış Bıçakçı’nın Aramızdaki En Kısa Mesafe kitabındaki Meltem Sakızı adlı öykü – Seyfi Teoman’ın Tatil Kitabı filminde kullanılmıştır.

* Ayran (Sabahattin Ali) – Kar Beyaz (Selim Güneş)

* Milan Kundera’nın Gülünesi Aşklar kitabındaki Otostop adlı öykü – Selim Evci’nin İki Çizgi filminde kullanılmıştır.

*Cervantes’in Don Kişot’unda yer alan “Münasebetsiz Meraklı” adlı öykü/macera – Ulaş İnanç’ın ödüllü ve bol tartışmalı Türev filmine ilham kaynağı olmuştur. Bir nevi uyarlamadır.

* Cemil Kavukçu’nun Nolya adlı öyküsü, M. Cem Öztüfekçi tarafından kısa film olarak çekilmiş, birçok festivalde gösterilmiş ve ödül kazanmıştır.

*Robert Altman, Andrew Kotatko ve Ray Lawrence, Raymond Carver’in öykülerinden oluşturdukları senaryolarla birer film çekmişlerdir. Robert Altman’ınkinin adı Sosyeteden İnsan Manzaraları (Short Cuts). Yönetmene 1994 yılında En İyi Yönetmen Oscar adaylığı getirmiş bu film. Ayrıca tüm oyuncu ekibiyle Altın Küre ve Venedik’te Altın Aslan kazanmış.

*Sende Gitme Trifiyandafilis-Ayla Kutlu- Tunç Başaran

* Nuri Bilge Ceylan’ın Bir Zamanlar Anadolu’sunda Çehov’un “Sorgu Yargıcı” adlı öyküsü kullanılmıştır. Yine Nuri Bilge Ceylan’ın ödüllü Kış Uykusu filminde Çehov’un “Karım” ve “İyi İnsanlar” öykülerinden hareketle senaryo yazılmıştır.

*Çağan Irmak’ın 2016 yılı yapımı “Benim Adım Feridun” Mahir Ünsal Eriş öyküsüdür.

 

Sevgiyle kalın…

 

YAZAR:

Check Also

“TANRI VE KRAL İNDRA” ÜZERİNE BİR DENEME – SEDA ZENGİN

Yabancı, yabancı, gitme ve beni bırakma* paradesee jaana nai परदेसी जाना नै     . …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir