YAZILAR

40. KAT – Murat DARILMAZ

“Son üç kat kaldı.” Ustasının aldırış etmediğini görünce kalfa tekrarladı; “Kırkıncı kata üç kaldı usta.” Karşıdaki gökdelenin camlarına bir başka gökdelenin gölgesi düşüyordu. Molada en çok gökdelenleri seyretmeyi seviyordu; o zaman çocuklarının okul sezonunun yaklaştığını unutuyor, poşetindeki tütünden çıkarıp iki üç adet ardı ardına sarıyor, mola bitimine kadar içiyordu usta. …

AYRINTILAR...

MUALLA İÇİN YARI TOPLUMSAL BİR YAZI – Ali Hikmet EREN

  geçenlerde kül dergisinin eski sayılarını karıştırırken ‘mualla için toplumsal bir şiir’i yeniden okudum (kül, kasım 2002, sayı 30). şiir, ispanyol şair franco colté’ye ait. şiirin çevirisi bilal kolbüken tarafından yapılmış ve ilk çevirisi olmasına rağmen, türkçe yazılmış sıkı bir şiir havası var çevirisinde. çevirinin kurallarını fazlaca zorladığı, özellikle de …

AYRINTILAR...

TAŞTAN BİR EVDE – Gökhan TOK

Taştan Bir Evde Savaş yılları sırasında yaşamışlar bu evde. Sonra biz taşındık burada öldüklerini bilmeden. Yalnız küçük kızları kurtulmuş kıyımdan; komşuları tarafından alınıp kim bilir nereye götürülmüş. Hiç haberimiz olmayacaktı ya, arka bahçeye, tulumbanın kırık kolunu onarmaya gittiğimizde bezden bir bebek buldu babam onların unuttuğu. Belki de küçük kıza aitti …

AYRINTILAR...

CONTEMPOARY ART, PİYASALAR SİMSARLAR VE SAHRA ALTI AFRİKA – Serdar AYDIN

  Sanatın ne olduğu ya da olmadığı üzerine birçok fikir üretilebilir. Algılayıcının algı derinliğinden, yapıtın form niteliklerine kadar birçok unsur bu fikirlerin payandası olabilir. Yani mutlak anlamda bir spekülasyon veya görecelik söz konusu her durumda. Kuramsal düşüncenin gelişimi görecelik oranını ve spekülasyonu olabildiğince artırıyor. Sanat değerinin ne olduğu, artık muğlak …

AYRINTILAR...

DAKTİLO – Murat DARILMAZ

Son matbaanın kapandığını görebilecek miyim? Temenni değil sadece bir merak. Umarım görmem. Çünkü bu gözler son daktilo fabrikasının kapandığı haberini gördü; “Dünyanın son daktilo fabrikası olan Hindistan’daki Godrej&Boyce geçen hafta artık üretim yapmayacaklarını açıkladı. Devamında da, aslında 2009’dan beri üretim yapmadıklarını ve stoklarının da tükendiğini söyleyerek bir devrin kapanışını ilan …

AYRINTILAR...

BİR RASTLANTI: JACQUELİNE du PRÉ – Serdar AYDIN

  Öğle üzeriydi. Deniz kenarındaki bankta oturmuş, güneşin tenimizi ısıtmasının rehavetini yaşıyorduk. Banka sırt üstü uzanmış, başımı sevgilimin dizlerinin üzerine koymuştum. Hafif bir rüzgar esiyor, Olga’nın saçları savrulup, ara sıra yüzüme değiyordu. Olga, bir Gürcü’ydü ve Fındıklı’daki konservatuarın bale bölümündeydi. Kısa süre önce tanışmıştık. Dedemin Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te doğmuş olması, …

AYRINTILAR...

ŞİİR NEREYE, TEKNOLOJİ NEREYE? – Ali Hikmet EREN

  1. doğum günümü kimse, hatta osman nuri bey bile bilmez. girmedim sosyal ortama; benim eşşekliğim belki, doğduğum günü sır gibi saklıyorum kendime. sadece ben ve annem biliyoruz o tarihi; babam bile bilmiyor. avm’ler, sigorta şirketleri, bankalar ezbere biliyor oysa doğum günümü… doğacağım günün arefesinde, doğduğum sabahın köründe, bir gün …

AYRINTILAR...

KARSAVURAN – Mahzun DOĞAN

Şimdilerde Keşan’da yaşamakta olan şair Tuğrul Asi Balkar’la dostluğumuz, 1980’lerin başlarına uzanır. İkimiz de üniversite öğrencisiydik henüz. Asi, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde “uzatmalı” olarak okuyordu. 1987’de bitirip o yılın Kasım ayında doktorluğa başladı. 27 yaşındaki bu genç doktorun ilk görev yeri de Kars’ın Çakmak Köyü’ydü. Ankara’dayken sık sık buluşur, görüşürdük. …

AYRINTILAR...

POETİKANIN PUSULASI – Serdar AYDIN

“Dünyayı değiştirmek istemiştik, ama perişanca yenildik. Şimdiyse değişmemek için ben dünyaya direniyorum.” (1)  “Belki bu dünya da başka bir dünyanın cehennemidir.”(2)             Poetika, Aristoteles’in tragedya ile komedya arasındaki farkları ortaya koyduğu yapıtıdır. Düşünce dünyasında sanat üzerine yazılmış ilk kitap olarak kabul edilir. Ancak zaman içerisinde poetika, şairin şiir görüsünü ya …

AYRINTILAR...

EGON  SCHİELE RESİMLERİNDE BEDEN KAVRAYIŞI 2 – Serdar AYDIN

 “Çünkü burada, bir bilinçlenme değil, kısacık bir görme, bir görüş söz konusudur. Kısacık! Ve bazen daha fazlasına bile değil, yalnızca görmeye olanak tanıyan, yanlış tanınmak için her zaman ısrar etmeyen, görünüm olmayan tüm şeyleri hiçe sayma konusunda sadık olanlarla zaman zaman uyum içinde olan bir alanın; iç alanın görümüdür bu.” …

AYRINTILAR...