Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur şarkısını bilmeyen yoktur herhalde. Şarkılarımıza kadar giren Üsküdar semtinin kökeni de çok eskilere dayanıyor. Üsküdar sözcüğünün kökeninde tabaklanmış deri anlamına gelen eski Yunanca “skitos” sözcüğü yer alıyor. Eski çağlarda askerler deriden yapılmış kalkanlar taşırlarmış. Bu sözcük sonradan Latinceye “scutus” olarak geçmiş. Scutus Roma ordusundaki lejyonerlerin kullandığı kalkana verilen ad. Hatta Roma ordusunda kalkan taşıyan anlamına gelen “scutarius” diye bir sınıf da var. Roma ordusunda belli bir süre hizmet ettikten sonra görevini tamamlayan emektar askerlere toprak verip onları bir bölgeye topluca yerleştirmek geleneği vardı. Böylece imparatorluğun çeşitli bölgelerinde emekli kalkancıların yaşadığı “Scutarii” adlı koloniler oluşmaya başlamış. Üsküdar adı Scutarii’nin günümüze gelmiş hali. Benzer biçimde Arnavutluk’ta bulunan İşkodra kentinin adı da aynı kökten geliyor.
Aslında dünyada benzer kökten gelen isimlere sahip kentler görmek mümkün. Sözgelimi Büyük İskender’in kendi adıyla kurduğu İskenderiye, İskenderun gibi kentler bu kapsamda düşünülebilir. Benzer bir kader de “tripoli” adını taşıyan kentlere ait. Tripoli üç şehir demek. Bugün gerçekten de dünyada bu adı taşıyan üç kent bulunuyor. Bu kentlerin kökenlerinin Fenike ticaret kolonileri dönemine dek uzandığı sanılıyor. Kentlerin isimleri küçük değişiklikler gösterse de günümüze dek korunarak gelmiş. Libya’da bulunan Trablusgarp, Lübnan’da bulunan Trablusşam ve Giresun’un bir ilçesi olan Tirebolu, ticaret kolonileri döneminde en parlak günlerini yaşamışlar. Akdeniz kıyılarındaki ticaretin uzun yıllar canlı kalması sonucu Trablusgarp ve Trablusşam kentleri önemini uzun yıllar sürdürmüş. Karadeniz ticaretinin İpekyolu üzerinde bulunan Trabzon’a kaymasıyla Tirebolu ticari önemini diğer iki kent kadar koruyamamış.
Kısa kısa:
Akraba: Arapça karib (yakın) sözcüğünden türetilmiş. Sözcüğün çoğul halini dilimize uyarlayarak, yakınlarımız için akraba demişiz.
Amiral: Deniz kuvvetlerindeki en yüksek rütbe olan amiral sözcüğünün kökeni Arapça “emirü’l-ma” sözcüğü. Suların, denizlerin kumandanı anlamına geliyor.
Sütlaç: Sütlü aş, yemek sözcüklerinin bir arada söylenmesi sonucu türetilmiş sözcük. Benzer bir sözcüğü çoğunlukla Ramazan aylarında yapılan bir tatlı olan “Güllaç”ta da görüyoruz. Güllaç da güllü aş sözcüklerinden oluşuyor.