huzurevi
ayhan ece’ye… huzurevi bitkinliğine pera’nın…
eski yazı çocukluğumun dallarına basarak gene
geçip devlet düzenli dersinden, -en arkasıydı sınıfın-
kaldırdım orta parmağımı hırıltılı bir sesle;
aldırma ayhan ece, aldırma. kendi kendinin terzisi
bir kambur hangi eve sığacaktı ki! bütün okurların sana
kokuşmuş güller gönderecek şiir bayramlarında–
___________
ayhan ece:
emekli paşaların iktidarsızlıklarında yazdıkları sıradan bir
tarihten
çıkabilir şiir; gündelikçi bir kadının yorgunluğunu sakladığı
akşam
sevişmelerinden de.
konsolun üstünde duran bir fotoğraftan, kantocu necla’dan
dediğini bilmez bir padişahın ulu orta konuşmalarından…
çıkabilir, çıkıyor.
ayhan ece; sivil şiirin istanbulin’i, yarısı tarih.
şiir tersinden de yazılabiliyordu, yazdı
sıkı şiir içindi, yaşadı, dışarlıklı ve iç– süsüne kaçılmadan!
ömrünü mola yerlerinde geçiren yolcuları
tarihle buluşturdu başkent sirkeci’de, buluşturuyor.
ölmek için, -ve yaşamak için de-
yarı soyunuk karşıladı istanbul onu.
ayhan ece; huzurevi bitkini pera’nın, yatılı, devlet paral
nasıl da karaduygulu!
şiirinin önünde
topluca fotoğraf
çektirilmiyor…
hem nerden bilecek şimdi sarışın osmanlı tarihçileri; ayhan
ece,
şair!