kimseler teni suçlamasın!.. avuçlarımda kanardı yağmurdan oğlanlar
ele geçiriyor, elini elimden çekiveriyor uyanıp ağladığım mihraplar…
kapkasırga çoluk çocuk, çoğul artık usanmış iklimimde
seneleri sayan müneccimler cinlerini aşık etti bana
bükülüyor ürkünç ulema bileklerim…
ses veren illa karşılığını lila ister, anne otuzumda ağlarım!
hastasıyım hastalanmış çıkmazların
kimseler ememez kanımdaki ayrılıkları
çay koydular… çay koydular… çay koydular anne!
yine de dökmediler beni hiçbir bardağa..
giyeceğim eldivenleri çok uzak pazarlara sattılar
koruyamadım, korunamadım çalı çırpı hasretten
önüme çıkan ilk kadından sola, sol memene döndüm
dönme dolaplara tepildi adımın utangaç telaffuzları
söz verenler illa lâyık paralar ister tenimden, otuzumda ağladım!
kimseler hep beni bana dağıtsın… yüzümde arsız inleyişler
ayağımı kırıyor uzaktan bir hasret, kaldırıp başımı sızacağım hoyrat
uzaktan ömür gördümdü, içimi tepeleyen çılgın çiyan lila yağmurlar
hastaydım köyü gerillalar bastı
aldılar kalaşnikofu eldivensiz ellerine beni mihraba astılar
ulemalar çok çirkin bir hatayı incelediler
kapkasırga her yer esmedi rüzgâr
anne! Otuzumda tozumu dumanıma kattılar…