1 Mayıs 2018 tarihinde yayımlanacak olan kitaplarımız…
JAKLİN’İN ELLERİ
Jaklin’in Elleri, Serdar Aydın’ın yayına hazırladığı, Nilgün Marmara ve Janis Joplin kitaplarından sonra, üçlemenin Jacqueline du Pré temalı son kitabı.
Aydın, keşfettiği ve temas eden sanatçılar üzerinden, onlarla bütünleşerek ve hayatı onlarla yorumlayıp, poetik-ontolojik bir bağlamda şiire ulaşıyor Jaklin’in Elleri’yle…
Üstelik bu dosyasında zor bir teknikle, düzyazı şiirlerle yazıyor Jacqueline’i Serdar Aydın. Onun özelinde, Jacqueline’le konuşarak, anlamı bulmak yolunda kendini dinliyor, ritmin ulaklığında varlık hallerini dışa vuruyor.
Jaklin’in Elleri, Serdar Aydın’ın, şiire içkin teknik ve diğer bileşenleri başarıyla kullandığı, düzyazıyla anlamı da çoğaltan, aslında, işe anlamdan başlayıp, yerini zaman zaman felsefi düşünce ve sorgulamalara da bırakan bir dille oluşturduğu, şiirin ve ritmik bir düzyazının iç içe geçtiği bir kitap.
Şairin müzisyen için söylediği, örneği pek de görülmeyen bir tür ‘şiir-ağıt’ belki de…
BEYHUDE
Özer Aykut, babasının aziz hatırasına ithaf ettiği şiirlerinde, önceki şiir izleğini devam ettirse de, kitabının son bölümünde düzyazı şiirlerine de yer veriyor. Aykut, yalın ve bir o kadar da derin bir şiir yazıyor. Özellikle bu kitapta uyguladığı ‘eksiltme’ tekniği, dizeleri nicel olarak azaltırken, imgeyi ve çağrışımı da olabildiğince yoğunlaştırıyor.
Özer Aykut, önceki şiirlerine oranla, Beyhude’de daha bir dönmüş gibi görünüyor kendine ve içine. Şiirlerinde yoğun bir ben ve içedönüklük, kendisinden yola çıkarak hayata ve öteki olana dair dair soru ve sorgulamaları var.
Şairin hayatı da şiire dahildir hem, öyle değil midir? Soru en güzel başlangıç değil midir?
AYNADAKİ YATAK
İlker Ülgen’den bir öykü kitabı. İlker Ülgen yıllarca önce yazmaya başlamış genç bir öykü yazarı. Yazdıkları, kendi çabaları dışında kitaplaşmamış hiç; pek çok dosyası var. MedaKitap, yazarın Aynadaki Yatak dosyası ile başlıyor, bu genç öykücüyü okura tanıtmaya.
Bazen geri planda kalmak da afili bir şey değil midir? Ömrünü yazmaya adamış kaç kişi var ki, bu cesareti gösterebilen? Sonra, hiçbir dergi ve toplantısında yer almamış, kitapları dışında hiçbir yazarla tanışmamış, bütün zamanını okumaya ve yazmaya ayırabilen kaç kişi var; yazdıklarının yayımlanması için teklif bekleyen, cesur bir yayınevinden?
Ve o yazarı bulabilen, nitelikli olanın izini süren kaç yayınevi vardır, bu kadar çoklukta… O sessizliğe inebilen kaç okur, kuyuya atılan taşın sesini duyabilen kaç kulak? Göreceğiz hepsini de…
YERYÜZÜ DERDİNİ ANLATMADAN ÖNCEYDİ
Önce söz vardı ile başlayan bir kitap… Yeryüzü Derdini Anlatmadan Önceydi, sözün yazıya dönüşme aşamalarını ve şiire içkin parametreleri örnekleme yolu ve şiirin beş hali ile tersten gösterirken, ortaya çıkan yeni şiirleri de evlat ediniyor sayfalarında.
Kitap birkaç bölümden oluşuyor ve ilk bölümde yer alan şiirlerin, sonraki bölümlerde, yeryüzünün eğim ve şekillerine göre nasıl şekil değiştirdiğine, çeşitlendiğine ve şiirin üretim aşamasındaki o çokluğa tanık oluyoruz.
Agnes Richter’in yaşamı ve onun şiir dolu ceketi’ne adanmış bir projenin ilk kitabı; Yeryüzü Derdini Anlatmadan Önceydi…
Ali Hikmet Eren ve Serdar Aydın’ın ortak projesi olan, Vol.1 ve Vol.2 olarak yayımlanacak olan bu kitaplar, iki ayrı zamanda, aynı kapak ve aynı isimle, Agnes’in bize bıraktığı ceketindeki şiirin, sözcüklerin, insanın ve anlamın peşinde koşmamızın kanıtları olacak.
Yeryüzü derdini Anlatmadan Önceydi, serinin ilk kitabıdır…