medakitap

mm

“İLKER ÜLGEN ÖYKÜLERİNDE KADIN CİNSELLİĞİ” ÜZERİNE BİR DENEME – Recep NAS

Salt bir yapıtını ele alarak bir yazarın ne öykü evrenine nüfuz edebilir, ne de öykücülüğü üzerine kalem oynatabiliriz. Ancak buraya şu kadarını bir not olarak düşmeliyiz: Bu yazının konusu olan öykücümüz İlker Ülgen’in, öykülerinin yaşam bulduğu atmosferi diyaloglar ya da iç konuşmalar yoluyla yansıtarak okuru, enikonu tanıdığı bir atmosfer içinde …

AYRINTILAR...

SEVDA İLE KARA – SÖYLEŞİ – Serdar AYDIN – Sorular: Hişar ŞİYAN

Serdar Aydın’ın ilk romanı Sevda ile Kara okurlarıyla buluştu. Roman üç şehirde geçen, müzik ve şiirle güçlü bağları olan, karakter odaklı, toplumsal sınıflar ve bu sınıflara ait bireyler arasındaki çatışmaları, çelişkileri serimleyerek trajik bir aşkı anlatıyor. Neden bir girizgâhla başlıyor kitap? Bu bölümdeki izlenime dayalı anlatım tarzınız ilerleyen bölümlerde daha …

AYRINTILAR...

ŞİİRİN GÜNCEL DİLİNİN GÜNCEL ŞİİRE ETKİSİ – Ali Hikmet EREN

güncel şiir dilinin güncel şiire etkisi olur mu, olur elbette… iyi mi olur, orası şüpheli… şair yazdıklarını zamana bırakır hep, bırakmalı. zaman’a bırakmak için yazılır her şiir. çünkü şair kendine bir zaman dilimi biçemez ve istemese de zamanla yarışır yazdıklarında. iyi şiir de oradan, zamanla, süzülür ve varsa bir kalan’ı, …

AYRINTILAR...

ADA ESKİSİ – ÖYKÜ – Aydanur SARAÇ

hayatın yüzüne bak. her zaman hayatın yüzüne bak. ne olduğunu bilebilmek için, sonunu bilebilmek için, onu olduğu gibi sevebilmek için hayatın yüzüne bak!   V. Woolf   Küçük bir ada burası, her evin salon pencereleri, mutfak balkonları buraya açılıyor. Yeşil yaprakların arasından polenlerini dökmeye hazırlanan ağaçların ve evlerin ruhu buraya …

AYRINTILAR...

YER EŞİĞİ – ŞİİR – AYDANUR SARAÇ

 1. güzden kalma çıngırak sesi kadar eskimiş bu ev yetmiyor öyle güzel dilekler artık ellerimi düşürdüğüm avluya bakıyorsunuz gösterişsiz elbise gibi durduğum uzun bir uyku için mi buradasınız hepiniz yarımı tamamlamak için mi ölümün başında korkuyu aştım, tatlı bir uykuyla terk ettim onu kentin kalabalığından sessizce sürükledim kendimi kurumuş yapraklar …

AYRINTILAR...

HER ŞEY RÜYA, HER ŞEY GERÇEK – M. MAHZUN DOĞAN

Edip Cansever’in dört bölümlük uzun bir şiiri vardır. Bir senfoni gibi… Hangi şiir mi? “Çağrılmayan Yakup”. “Kurbağalara bakmaktan geliyorum, dedi Yakup” diye başlar. Bu dizede ne varsa? Gençlik yıllarımdan bu yana unutmam hiç! Bir senfonide yinelenen temadır sanki. Yakup adı bile ayrı bir büyü atmosferidir benim için. Giriş bölümü şöyledir: …

AYRINTILAR...

EMEK (EDEBİYATI METALAŞMAKTAN KURTARMAK) – SHULGİ Von MEDA

Ülkemizde kitap satış oranları aslında oldukça yüksektir. Sanıldığının aksine yüksek bir kitap okuma oranımız vardır. Yazarlar, yayıncılar, kitabevleri de bu sürekli yükselen kıvançlı durumdan gayet memnundur. İşte böyle buyuruyor bazı okur-yazar-satar kişiler, çeşitli entelektüel ortamlarda. Ama sizi kandırıyorlar dostlarım, kendilerini de aslında. Haklılar mı acaba, diye doğal olarak işkillenebilir insan. …

AYRINTILAR...

KİLİTLİ KAPILAR – ANNE SEXTON – Çev. Dilek Değerli

ANNE SEXTON  [1928 newton—1974 boston] çocukluğunda fotoğraf modelliği yapan anne sexton, 09 kasım 1928 yılında massachusetts-newton’da doğdu: tecimen ve alkolik bir babanın ve, gray harvey’in kızıdır; garland junior koleji’ni bitirdi; 1947’de alfred muller sexton ile evlendi; kızı linda gray 1955’te doğdu; postpartum depresyon tanısıyla westwood lodge kliniğinde sağaltım gördü; confessional …

AYRINTILAR...

SPİNOZA “10 YAŞINDA” NE YAPIYORDU? – SERDAR AYDIN

Günlerdir çeşitli videolar dolaşıyor sosyal medya ortamlarında. Adı Atakan olan 10 yaşında bir çocuğun, bir kitapçının içerisinde yaptığı bilgece konuşmaların yer aldığı videoyla başlayan ve sonrasında başka videolarla devam eden süreç, deyim yerindeyse bir fenomen yarattı. Atakan’ı izleyen, konuşmaları ve kurduğu tümceler karşısında hayrete düşen, okuduklarına ve ifade ettiklerine şaşıran …

AYRINTILAR...

DİL ÇIKARMA GÜNÜ – ÖYKÜ – Beytullah KILIÇ

Islık sesiyle başlayan elimi seçiyorum. Bizim Avcı havlıyor, çalı arkalarından kalkan tavşan heyecanı var sesinde. Çağırdım ama, sesini mi, tavşanı mı, avcı’yı mı, bilemedim. Ağacın yorgunluğu kökleridir dedi ayağımın düşü. Oturdum biraz. Kalktım, vadinin karşısına geçtim. Geçerken suya dokundum. Karşıda iki ihtiyar ormanı  tepeye süpürüyordu usulca. “Ölüm kolay olsun.” dedi …

AYRINTILAR...